Oruç tutmak için sahura kalkmak niyet hükmüne geçtiği için orucunuz geçerlidir.
Niyet: Yapılan bir ibadetin geçerli olması için niyet ile yapılması zorunludur. Niyetsiz yapılan bir ibadet geçerli olmayacağı gibi, bir anlam da ifade etmez. Bu konuda yüce Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Ameller ancak niyetlere göre değer kazanır. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan ancak odur. "1
Niyet orucun rüknü olduğu için, orucun şartları arasında yer almamıştır.
Niyetin, tutulan her günün orucu için yenilenmesi vaciptir. Ayrıca niyetin, akşamleyin de olsa gece içinde, ama fecirden önce yapılması gerekir. Geceleyin fecrin doğmasından çok önce yapılır da sonra oruca aykırı düşen bir davranışta bulunulursa, niyet yine de geçerliliğini korur. Çünkü oruç gece değil gündüz vuku bulmaktadır.
Tutulacak olan oruç, ramazan orucu, kefaret veya adak orucu gibi farz oruçlardan biri ise, niyetin geceleyin şu şekilde yapılması gerekir:
"Yarınki ramazan orucuna..." veya "Nezretmiş olduğum oruca niyet ettim."
Niyet ederken dille söylemek sünnettir. Çünkü dil, kalbin yardımcısıdır. Meselâ niyet ederken şöyle demek sünnettir:
"İçinde bulunduğumuz ramazan-ı şerifin yarınki farz orucunu yüce Allah için tutmaya niyet ettim."
Tutulacak olan oruç nafile bir oruç ise, niyetin gündüzleyin de yapılması yeterli olur. Tabii bu niyet en geç zeval vaktine kadar yapılmış olmalı ve niyetten önce de oruca aykırı bir davranışta bulunulmuş olmamalıdır. Zahir olan görüş böyledir. Bu görüşü teyit eden bir rivayet de şöyledir:
Sevgili Peygamberimiz (asm) bir gün Hz. Âişe (ra)'ye,
"Yanınızda öğlen için yiyecek bir şey var mı?"
diye sorduğunda, Hz. Âişe,
"Yoktur." deyince,
"Öyleyse ben de oruç tutarım." buyurdu.
Bu rivayetin devamında Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir:
"Başka bir gün Resûlullah (asm) bana,
"Yanınızda yiyecek bir şey var mı?" diye sordu, ben kendisine,
"Evet." dediğimde,
"Her ne kadar oruca niyet etmişsem de orucu bozarım."buyurdu."2
Hanefî mezhebine göre ise, bütün oruç çeşitlerinde niyetin imsak vaktinde (fecrin doğuşu esnasında) yapılması efdaldır. Ama Ramazan orucu kaza edilirken niyetin mutlaka fecir doğarken veya daha önce yapılması zorunludur. Ramazan orucunun edası ile ramazan dışında tutulan nafile veya muayyen adak oruçları için niyetin fecir doğduktan sonra da yapılması caizdir.
Sahura kalkmak bütün oruç çeşitlerinde niyet yerine geçerli olmaz. Ancak sahura kalkan kişinin hatırına oruç tutmak gelir ve oruca niyet ederse ya da oruç tutmak niyetiyle sahura kalkarsa niyeti geçerli olur.
Yine aynı şekilde fecrin doğması esnasında, orucu bozulur korkusuyla sahur yemeğini yemekten çekinen kişinin bu davranışı da niyet yerine geçerli olur.
Niyet: Yapılan bir ibadetin geçerli olması için niyet ile yapılması zorunludur. Niyetsiz yapılan bir ibadet geçerli olmayacağı gibi, bir anlam da ifade etmez. Bu konuda yüce Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Ameller ancak niyetlere göre değer kazanır. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan ancak odur. "1
Niyet orucun rüknü olduğu için, orucun şartları arasında yer almamıştır.
Niyetin, tutulan her günün orucu için yenilenmesi vaciptir. Ayrıca niyetin, akşamleyin de olsa gece içinde, ama fecirden önce yapılması gerekir. Geceleyin fecrin doğmasından çok önce yapılır da sonra oruca aykırı düşen bir davranışta bulunulursa, niyet yine de geçerliliğini korur. Çünkü oruç gece değil gündüz vuku bulmaktadır.
Tutulacak olan oruç, ramazan orucu, kefaret veya adak orucu gibi farz oruçlardan biri ise, niyetin geceleyin şu şekilde yapılması gerekir:
"Yarınki ramazan orucuna..." veya "Nezretmiş olduğum oruca niyet ettim."
Niyet ederken dille söylemek sünnettir. Çünkü dil, kalbin yardımcısıdır. Meselâ niyet ederken şöyle demek sünnettir:
"İçinde bulunduğumuz ramazan-ı şerifin yarınki farz orucunu yüce Allah için tutmaya niyet ettim."
Tutulacak olan oruç nafile bir oruç ise, niyetin gündüzleyin de yapılması yeterli olur. Tabii bu niyet en geç zeval vaktine kadar yapılmış olmalı ve niyetten önce de oruca aykırı bir davranışta bulunulmuş olmamalıdır. Zahir olan görüş böyledir. Bu görüşü teyit eden bir rivayet de şöyledir:
Sevgili Peygamberimiz (asm) bir gün Hz. Âişe (ra)'ye,
"Yanınızda öğlen için yiyecek bir şey var mı?"
diye sorduğunda, Hz. Âişe,
"Yoktur." deyince,
"Öyleyse ben de oruç tutarım." buyurdu.
Bu rivayetin devamında Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir:
"Başka bir gün Resûlullah (asm) bana,
"Yanınızda yiyecek bir şey var mı?" diye sordu, ben kendisine,
"Evet." dediğimde,
"Her ne kadar oruca niyet etmişsem de orucu bozarım."buyurdu."2
Hanefî mezhebine göre ise, bütün oruç çeşitlerinde niyetin imsak vaktinde (fecrin doğuşu esnasında) yapılması efdaldır. Ama Ramazan orucu kaza edilirken niyetin mutlaka fecir doğarken veya daha önce yapılması zorunludur. Ramazan orucunun edası ile ramazan dışında tutulan nafile veya muayyen adak oruçları için niyetin fecir doğduktan sonra da yapılması caizdir.
Sahura kalkmak bütün oruç çeşitlerinde niyet yerine geçerli olmaz. Ancak sahura kalkan kişinin hatırına oruç tutmak gelir ve oruca niyet ederse ya da oruç tutmak niyetiyle sahura kalkarsa niyeti geçerli olur.
Yine aynı şekilde fecrin doğması esnasında, orucu bozulur korkusuyla sahur yemeğini yemekten çekinen kişinin bu davranışı da niyet yerine geçerli olur.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum İçin Teşekkürler...