Namazların Sünnetleri Kılınmasa Olur mu?,İkindi ve Yatsı
Namazlarının Sünnetini Kılmasak(Terk etsek) Olur mu?,Yatsı Namazının Sünnetini Terk Etmek Sünnet midir?,İkindi ve Yatsı Namazının Sünneti Terk Edilir mi?,İkindi ve Yatsı Namazının Sünnetleri,Yatsı Namazının Sünneti Farzdan Sonra Kılınır mı?,Yatsı Namazının Sünneti Var mıdır?..Aradığınız ve öğrenmek istediğiniz her şey dua öğren-dua oku'da...;
Çok mühim bir mazeret olmadan namazın sünnetlerini terk etmek doğru değildir. Hele kaza borcu olanın namazlarını bir an önce kaza etmesi farzdır. Bir kişi, bazen sabah ve akşam yemeğini yiyip öğle yemeğini yemese, bir şey olmaz. Hele sünnete önem verilmediği için kılınmazsa çok daha tehlikelidir. Peygamber efendimizin yaptığı işleri beğenmemek olur ki maazallah çok kötüdür.
Peygamber aleyhisselam, farzların yanında nafile namazlar kılmıştır. O kıldığı için bu nafile namazlara sünnet diyoruz. Peygamber efendimizin kıldığı bu nafilelerin "sünnetlerin" önemi büyüktür.
Resulullah efendimizin hangi namazı daha çok sevdiği ve ona devam ettiği sorulduğunda, Hazret-i Âişe validemiz, (Öğleden önce 4 rekat "sünnet" kılardı, kıyamlarını uzatır, rüku ve secdelerini güzel yapardı) buyurdu. (İbni Mace)
Resulullah, öğlenin dört rekat olarak kıldığı ilk sünneti için, (Bu vakit, göklerin kapılarının açık olduğu zamandır. Bu vakitte iyi bir amelimin Arşa çıkmasını isterim) buyururdu. (Tirmizi)
(Öğlenin farzından önceki 4 rekat "sünnet" hariç, gündüz kılınan "sünnet" namazların hiç biri, gece kılınan "sünnete" denk olamaz. Gece namazlarının, gündüz namazlarına olan üstünlüğü, cemaatle kılınan namazın yalnız kılınan namaza üstünlüğü gibidir.) [Taberani]
(Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan 27 derece daha faziletlidir.) [Buhari]
Öğle namazının sünnetlerinin fazileti bu kadar mühimdir. İmam-ı Gazali hazretleri, (Öğlenin son sünneti, ilk sünnetinden daha kuvvetlidir) buyruyor. Redd-ül-muhtardaki hadis-i şerifte ise, (Öğlenin farzından önceki "sünneti" terk eden, şefaatime kavuşamaz) buyruluyor. O halde, mühim bir özür olmadan sünnetleri terk etmemelidir.
İslam âlimleri, bu hadis-i şerifi, (Özürsüz ve ısrar ile öğlenin sünnetini terk eden, bu namaz için olan ve derecenin yükselmesine yarayan şefaatime kavuşamaz) şeklinde açıklıyorlar. Çünkü sünneti değil, farzı bile terk edene, büyük günah işleyene şefaat edilecektir.
Farzdan önce sünnet kılmak, şeytanın ümidini kırmak, onu üzmek için emredilmiştir. Şeytan, (Sünnetlerde bile insanı aldatamıyorum, farzlarda ise, hiç aldatamam) diye üzülür. (Tahtavi)
Resulullahı sevindirmek, şeytanı üzmek için sünnetleri hiç terk etmemelidir!
Bazı kimseler Peygamber Efendimizin (asm) zaman zaman bazı sünnetleri kılmadığını örnek göstererek, bizlerin de kılmamasının sünnet olacağını söylüyorlar.
Peygamber Efendimizin (asm) hayatı bizim için örnektir. Sahabeler Onu takip ederler ve yaptığı her şeyi de yapmaya çalışırlardı. Ancak Peygamber Efendimiz (asm) bazı durumlarda, farz olarak anlaşılmasın diye yaptığı bazı şeyleri terk ederdi.
Nitekim O, teravih namazını Peygamberimiz (asm) ile beraber kılmak için sabaha kadar mescitte bekleyenlere şöyle buyrur:
"Bunun farz olarak anlaşılma endişesiyle teravih namazını kıldırmadım." (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 2; Müslim Salâtü’l-müsâfirîn 178)
İşte onun her davranışı örnek alındığı için farz olmayan bazı ibadetleri zaman zaman terk ederdi. Böylece sahabey-i kiram onun farz olmadığını ve yapılırsa çok sevabı olacağını ancak yapılmazsa haram olmayacağını anlamış olurlardı.
Şimdi bizlerin böyle bir örnek olma özelliği olmadığına göre, namazımızı niye terk edelim. Bununla beraber kılmayanlar sadece sevaptan mahrum kalırlar.
Ayrıca örnek alacaksak sabahlara kadar göz yaşlarıyla hasırı ıslanacak kadar secdede ağlayan ve ayakları şişecek kadar namaz kılan Peygamberimizin (asm) bu yönünü alalım.
Onun bütün yönlerini örnek alırsak ve her sünnetine tam bir model olabilirsek, o zaman arada bir ikindi namazının sünnetini de terk edebiliriz, diyelim. Yoksa yüzlerce sünnetin terk edildiği asrımızda inşallah bu yaptıklarımız onların yerine kefaret olabilir, anlayışı ve niyetiyle bütün sünnetleri devamlı kılmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Beş vakit namazdan önce ve sonra kılınan nafilelerin bir kısmı sünnet-i müekkede, bir kısmı da sünnet-i gayr-ı müekkededir. İkinci kısma aynı zamanda müstehap ve mendup da denir.
Bu nâfileler içinde en kuvvetli sünnet olan sabah namazından önce kılınan iki rekâttır.
Sabah namazının sünnetinden sonra fazilet bakımından öğlenin ilk ve son sünneti, akşamın sünneti ile yatsının son sünneti gelir.
Bu sünnetlerin kılınmasını teşvik eden Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bazılarının terki halinde de ikaz edici beyanlarda bulunmuşlardır. Meselâ sabah namazının sünneti hakkında,
"Atın çiftesine maruz kalsanız da bu sünneti terk etmeyin."tarzında ikazda bulunmaktadır.
Peygamber Efendimiz (asm) öğle namazının ilk sünneti hakkında,
"Öğle namazının farzından önce dört rekâtı terk eden kimse şefaatime nâil olmaz." buyurmuştur. (bk.et-Tergîb ve’t-Terhîb, (Beyrut: İhyaü’t-Türâsi’l-Arabî, 1388-1968), 1/396-406)
Hakkında ikazlar bulunan sünnetler müekked sünnetlerdir.Peygamber Efendimiz (asm) bu namazları hep kılmışlardır. Fakat aynı şeyler ikindi namazının sünneti ve yatsı namazının ilk sünneti için vâki değildir.
İkindi namazının sünnetinin kılınması hakkında Peygamber Efendimizin (asm) teşvik edici mübarek sözleri mevcuttur. Fakat diğer sünnetlerde olduğu gibi, ikindi namazının sünnetinin terki halinde bir ikaz bulunmamaktadır. Sadece teşvik bulunmaktadır.Zaten ikindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk dört rekâtlık sünneti menduptur. Sünnet-i gayr-ı müekkede ve müstehap olarak da bilinen mendup, Peygamber Efendimizin (asm) ibadet maksadıyla ara sıra yaptığı, bazan yapıp, bazan terk ettiği işleridir. Sevabı çok olup işlenmesi teşvik edildiğinden de mendup denmiştir.
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) ikindi ve yatsının sünnetini kılış şekline gelince; Ebû Dâvud'ta rivayet edilen bir hadis-i şerife göre, Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m) ikindinin sünnetini dört rekât kılar, her iki rekâtın arasını da selâmla ayırırdı. Yine bir hadis rivayetine göre şöyle buyrulmuştur:
“Bir kimse öğle namazının farzından önce dört, farzından sonra da dört rek`at sünneti devamlı olarak kılarsa, Allah Teâlâ onu cehenneme haram kılar.”
(Ebû Dâvûd, Tatavvu 7; Tirmizî, Salât 200)
Peygamberimizin (a.s.m.) ikindi namazının sünnetini sadece iki rekât kıldığına dair rivayetler de mevcuttur. Neseî'nin Hz. Ali (ra)'den rivayetine göre,
"Resulullah (a.s.m.) ikindi namazının farzından önce iki rekât kılardı."
Bu hadislere göre, ikindi ve yatsı namazından önce dörder rekât kılmak menduptur. Sevabı ve fazileti yüksek bir ibadettir. İmam Muhammed, ikindiden önce ve yatsıdan sonra kılınan sünnetlerde iki rekâtla dört rekât arasında serbest kalmıştır. Yani ikindi namazının sünneti iki rekât olarak da kılınabilir. Fakat Hanefi mezhebinin diğer imamları dört kılmayı efdal görmüşlerdir.
Muhît isimli fıkıh kitabında yer aldığına göre Peygamber Efendimiz (a.s.m), ikindinin sünneti ile yatsının ilk dört rekât sünnetini devamlı olarak kılmamışlardır. Bazan dört kılmış, bazan iki kılmış, bazan da terk etmiş, hiç kılmamışlardır. Buna göre sevabı hatırı için her zaman kılmak mümkündür. Fakat gerek vaktin müsait olduğu, gerekse müsaadesizliği zamanında hem ikindinin, hem de yatsının ilk sünnetini kılmamak insana bir mes'uliyet getirmez. Kılmayan günaha girmez, mes'ul olmaz. Peygamberimiz (a.s.m) her zaman kılmadığı için,"kılmamak da tarirî sünnet" olarak kabul edilebilir. Bununla beraber dört-beş dakikalık bir zamanı da böyle sevaplı bir sünnet için her zaman ayırabiliriz, kılabiliriz.
Peygamberimizin (a.s.m.) ikindi namazının sünnetini sadece iki rekât kıldığına dair rivayetler de mevcuttur. Neseî'nin Hz. Ali (ra)'den rivayetine göre,
"Resulullah (a.s.m.) ikindi namazının farzından önce iki rekât kılardı."
Bu hadislere göre, ikindi ve yatsı namazından önce dörder rekât kılmak menduptur. Sevabı ve fazileti yüksek bir ibadettir. İmam Muhammed, ikindiden önce ve yatsıdan sonra kılınan sünnetlerde iki rekâtla dört rekât arasında serbest kalmıştır. Yani ikindi namazının sünneti iki rekât olarak da kılınabilir. Fakat Hanefi mezhebinin diğer imamları dört kılmayı efdal görmüşlerdir.
Muhît isimli fıkıh kitabında yer aldığına göre Peygamber Efendimiz (a.s.m), ikindinin sünneti ile yatsının ilk dört rekât sünnetini devamlı olarak kılmamışlardır. Bazan dört kılmış, bazan iki kılmış, bazan da terk etmiş, hiç kılmamışlardır. Buna göre sevabı hatırı için her zaman kılmak mümkündür. Fakat gerek vaktin müsait olduğu, gerekse müsaadesizliği zamanında hem ikindinin, hem de yatsının ilk sünnetini kılmamak insana bir mes'uliyet getirmez. Kılmayan günaha girmez, mes'ul olmaz. Peygamberimiz (a.s.m) her zaman kılmadığı için,"kılmamak da tarirî sünnet" olarak kabul edilebilir. Bununla beraber dört-beş dakikalık bir zamanı da böyle sevaplı bir sünnet için her zaman ayırabiliriz, kılabiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum İçin Teşekkürler...