Alkol İçeren İlaçlar Nelerdir?,Polivinil Alkol Haram mı?,Polivinil Alkol Nedir?,Etil Alkol Haram mı?,Alkol ve Domuz Mamulleri İçeren İlaç Kullanmak Caiz midir?,Alkollü İçkilerin Bazı Hastalıkların Tedavisinde Kullanılması Caiz mi?..
“Sana hamrı (sarhoşluk veren maddeleri) ve kumarı soruyorlar. De ki, her ikisinde büyük günah ve insanlar için yararlar vardır. Ama bunların günahı yararlarından büyüktür…” (Bakara, 2/219)
Doktor tavsiyesine göre ölçülü alındığında bir kısım içkilerin bazı bünyelerin güçlenmesini sağlaması, önemli miktarlarda ticarî ve ekonomik gelirlerinin bulunması ve kullanana geçici zevk vermesi; kumarda bazılarının hiç zorlanmadan bedavadan mal ele geçirmesi, bu esnada piyasaya büyük oranlarda para akışının sağlanması gibi hususlar bu ayette sayılan birtakım menfaat kapsamına girer. Fakat günahları bu tür yararlarından büyük olduğu için bunların Müslümanlar tarafından kullanılması asla ve asla caiz değildir.
Başka bir ayette Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Müminler! Sarhoş edici içkiler kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız.
Şeytanın istediği tek şey sarhoş edici içkiler ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak bir de Allah’ın zikri (olan Kur’an)’dan ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi?” (Maide, 5/ 90-91)
Tarık b. Süveyd, Hz. Peygambere şarap konusunda sordu. O da onu men etti. Soran adam: “Ama ben onu yalnızca ilaç ve tedavi için yapıyorum” deyince de: “O, ilaç değil, derttir” buyurdu. (Müslim, Eşribe, 12 (1984); Ebû Dâvûd, Tıp, 11.)
Ebu’d-Derdâ’dan rivayet olunduğuna göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kuşkusuz Allah hastalığı da şifayı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Binaenaleyh (Allah’ın yarattığı bu şifalı ilaçlarla) tedavi olmaya çalışınız, (fakat) haramla tedavi olmaya kalkışmayınız” buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıp, 11)
Bu hadise göre içilmesi kesin olarak haram olan içki ve çeşitleri tedavi yöntemi olamaz. Bu gibi durumlarda başka tedavi yolları aramak gerekir.
Rasulüllah Efendimiz;
"Tedavi olun, zira Allah hiç bir hastalık yaratmamıştır ki, çaresini de yaratmış olmasın" diye buyururken: "Şüphesiz Allah şifanızı size haram kıldığı şeyler" de yaratmamıştır" (Ebu Davud, Tıb 11; Muvatta, Ayn 12) diye de buyurmuşlardır.
Târik b. Süveyd adlı sahabî ona şarabı (hamr) sordu da o da yasakladı. Tarık, "Ama ilaç olarak kullanıyoruz" deyince de, "O deva değil derttir." buyurdular.(Müslim, Eşribe, 12) .
Buharî'nin naklettiğine göre İbn-i Mesut, "Allah ilacınızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır." (Buhari, Eşribe 15) ve Rasülüllah (sav)'ın
"Kim şarapta, (hamr) tedavi ararsa Allah ona şifa vermesin!" buyurduğunu zikretmiştir.
Bu hadis-i şerifler ışığında cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) pis ve haram, şeylerle bu arada içki (hamr) ve domuz mamulleri ile (olağan durumlarda) tedavi olunamayacağı görüşüne varmışlardır. Olağan durumlar; alkol, domuz ya da başka pis maddeler ihtiva eden ilaçların yerine başkası bulunabildiği ya da bulunamasa dahi hasta için hayatî bir durumun söz konusu olmadığı zamanlardır.
Ama alkol ve domuz maulleri ihtiva eden ilaçların yerini tutacak başka ilacın olmadığı, hastanın da böyle bir ilacı almadığı zaman hayatî tehlike geçireceği mütehassıs (hâzik) bir Müslüman doktor tarafından söyleniyorsa, böyle ilaçların zaruret mikdarı alınacağını hemen hemen bütün fıkıhçılar kabul ederler.
Alkollü içkiler konusunda Hanefi mezhebinin görüşleri çok farklı ve detaylıdır: Sekir (sarhoş edici alkol) ihtiva eden içkiler dörde ayrılır:
1. Hamr: Yaş üzüm suyunun çiğ olarak bekletilip keskinleşmesi ve mayalanması (fermantasyon) ile köpük atması şeklinde elde edilir. Bu, maddesiyle (li-aynihi) kaba pisliktir. Sirkeleştirilmeksizin, ne gaye ile olursa olsun yararlanılması haramdır, satışı caiz değildir. Dezenfekte ve saç bakımı gibi Şeylerde kullanılamaz. Kaynatılması ile istihale (kimyasal reaksiyon ile bir başka maddeye dönüşme) oluşmuyorsa kaynatılarak da kullanılamaz. Mezhepte mutemet görüşe göre tedavi gaye de yararlanılamaz. Bunun Türkçe’deki karşılığı üzüm şarabıdır. Bu hükümlerde azı da, çoğu da eşittir.
2. Tılâ: Yaş üzüm suyundan üçte ikisi ya da daha azı buharlaşıncaya kadar kaynatılıp, sonra da sarhoş edici hale gelen içkidir. Üçte ikisinden azı gidecek kadar kaynamışsa "bazik", yarısı gidecek kadar kaynamışsa "muhassaf" adını alır. Bu ikisi ittifakla haramdır. Üçte ikisi gidecek kadar kaynarsa "müselles" adını alır ki, esas "tılâ"da budur, imam Muhammed'e göre haramdır diğerlerine göre helaldir. Fetva İmam Muhammed'in görüşüne göredir. Dolayısı ile "Tılâ"da "hamr" gibi pistir.
3. Seker: Yaş hurma suyundan çiğ olarak yapılan ve keskinleşip (mayalanıp) köpük atan içkidir.
4. Nakî: Kuru üzümden çiğ olarak elde edilen ve kabarıp köpük atan sudur. Bu son ikisi haram olmakla beraber, pis oluşları Serahsî'ye göre hafiftir. Ayrıca "hamr" dışında kalan üçü kabarıp keskinleşmedikçe ittifakla helâl ve temizdirler (Bu konuda daha geniş detay için bk. İbn Abidîn, VI/448 vd.).
Hanefî mezhebine (İmam Azam ve Ebu Yusuf'a) göre bu dört çeşit mayiin dışında kalan meşrubat helâl ve temizdir, alım-satımı caizdir. Buna göre bu yöntemlerin dışında bir madde ve yolla elde edilen ispirto, kolonya, dezenfekte de ve çözücü olarak şurup ve esanslarda kullanılan alkol türleri temizdir, alınıp satılabilir.
Ancak hangi maddeden olursa olsun, sarhoş edecek miktarı ittifakla haramdır ve cumhura (fıkıhçı çoğunluğuna) ve Hanefî mezhebinde fetva verilen İmam Muhammed'in görüşüne göre her çoğu sarhoş edenin azı da haramdır, pistir, alım-satımı caiz değildir. Bazı fıkıhçılara göre de içki (sarhoş ediciler) haram olmakla beraber pis değildirler, dezenfektede ve haricen kullanılabilirler.
Dolayısı ile Hanefî Mezhebi bu konuda "orta yol" olmakla özellikle günümüz için uygulanabilecek bir kurtarıcıdır. Ama cumhurun ve bu meyanda İmam Muhammed'in görüşünü göz ardı edemeyeceğimize göre, Hanefî mezhebi dediğimiz İmam Azam ve Ebu Yusuf görüşünü ihtiyatla karşılamalı,' sadece ve geçici olarak tedavide ve dezenfektede kullanmalıdır.
Bu söylenenler sıvı meşrubat için geçerlidir. Banotu (bene) ve afyon gibi katı olanlar ise müstahzar ilaç olarak mubah sayıldığından tedavi gayesiyle ve sarhoş etmeyecek miktarda alınabilirler., temiz olduklarından satılmaları da caizdir (bk. ibn Abidin, VI/455.) (Allah'u alem).
Haramlığında ve pis oluşunda ittifak edilen hamr (şarap)ın tedavi maksadıyla kullanılmasına gelince, bir grup Belhli İmamdan nakledildiğine göre, bakılır. Eğer fayda sağlayacağı kesin ise alması helâl olur (Fetâvây-ı Hindiyye V/254-55; Kasanî de aynı şeyi söyler bk. 1/61). Çünkü insanın zaruret halinde haram olan şeyleri, zaruret miktannca yemesi, boğulmakta olanın, helâl sıvı bulamazsa boğazını açacak kadar içki (hamr) içmesi caizdir.
İmam Muhammed'e göre insan ve domuz dışındaki canlıların kemiklerinden herhalükarda ilaç olarak yararlanılabilir. Bazılarına göre de eti yenmeyen hayvanlar ancak şer'î usûlde boğazlanmaları, kemikleri de kuru olması halinde onlardan ilaç yapılabilir.
Pis ve haram olduğunda ittifak edilen "hamr" (şarap) zaruret olmadıkça tedavide kullanılamayacağı gibi, saç parlatmada, gargarada ve şırınga olarak (enjektabl) da kullanılamaz. (İbn-i abidin, VI / 449).
Domuzdan vb. haram şeylerden maddeler ihtiva eden ilaçların terkibini iyi bilmek gerekir. Eğer başkalaşım (istihale=kimyasal tepkime) varsa pisliği gitmiş olacağından kullanılması haram olmaz. İstihale yoksa zaruret bulunmadıkça ya da bazılarına göre kesin çare olduğu, alternatifi de bulunmadığı adil mütehassisi tarafından söylenmedikçe kullanılması haram olur.
Fıkıh kitaplarımızda; hınzırın tuzlada kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeleşmesi, mis ahusunun kanının misk olması; pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular, istihaleye örnek olarak gösterilir. (bk. Tahtavî: Ayrıca bk. Mahluf, 11/121, 140; Kâdıhan, IH/403; İbn Kudâme,Muğnî, IH/605; Nemenkânî, el-Fethurrahmânî, 1/63; el-Hattâb, el-Menhel, II/206 Zuhayli, el-Fıkhu'1-İslâmî...) Ancak Ebu Yusuf istihaleyi bir temizlenme sebebi olarak görmez. Ama fetva onun görüşüne göre değildir.
Bu söylediklerimizle sorularınızı bir ölçüde cevapladığımızı sanıyoruz. Ancak meselenin ne kadar kompleks ve hassas olduğu da ortada. Bu itibarla ilaç alanların mes'eleyi bilinçli olarak soruşturması, ilaç yazanların da, alternatifi olmayan haram maddeli ilaçlara alternatif bulma, olanların da alternatifini ve varsa sentetiğini kullanma konularında çok titiz davranması gerekir.
“Sana hamrı (sarhoşluk veren maddeleri) ve kumarı soruyorlar. De ki, her ikisinde büyük günah ve insanlar için yararlar vardır. Ama bunların günahı yararlarından büyüktür…” (Bakara, 2/219)
Doktor tavsiyesine göre ölçülü alındığında bir kısım içkilerin bazı bünyelerin güçlenmesini sağlaması, önemli miktarlarda ticarî ve ekonomik gelirlerinin bulunması ve kullanana geçici zevk vermesi; kumarda bazılarının hiç zorlanmadan bedavadan mal ele geçirmesi, bu esnada piyasaya büyük oranlarda para akışının sağlanması gibi hususlar bu ayette sayılan birtakım menfaat kapsamına girer. Fakat günahları bu tür yararlarından büyük olduğu için bunların Müslümanlar tarafından kullanılması asla ve asla caiz değildir.
Başka bir ayette Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Müminler! Sarhoş edici içkiler kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan uzak durun ki umduğunuza kavuşasınız.
Şeytanın istediği tek şey sarhoş edici içkiler ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak bir de Allah’ın zikri (olan Kur’an)’dan ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi?” (Maide, 5/ 90-91)
Tarık b. Süveyd, Hz. Peygambere şarap konusunda sordu. O da onu men etti. Soran adam: “Ama ben onu yalnızca ilaç ve tedavi için yapıyorum” deyince de: “O, ilaç değil, derttir” buyurdu. (Müslim, Eşribe, 12 (1984); Ebû Dâvûd, Tıp, 11.)
Ebu’d-Derdâ’dan rivayet olunduğuna göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Kuşkusuz Allah hastalığı da şifayı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Binaenaleyh (Allah’ın yarattığı bu şifalı ilaçlarla) tedavi olmaya çalışınız, (fakat) haramla tedavi olmaya kalkışmayınız” buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıp, 11)
Bu hadise göre içilmesi kesin olarak haram olan içki ve çeşitleri tedavi yöntemi olamaz. Bu gibi durumlarda başka tedavi yolları aramak gerekir.
“Üzüm şarabından yapılmayan ispirto, bira vesaire müskirat içilemezse de elbiseye veya bedene sürülmesi de namaza mâni olur diye iddia edilemez." (Hak Dini Kur’ân Dili, II/763.)
Bu nakilden de anlaşılacağı gibi, deodorant, parfümleri ve kolonyadaki alkol Hanefi mezhebinin bazı imamlarına göre necis kabul edilen alkol cinsine girmediğinden, elbiseye veya bedene sürülmesiyle namaza mâni olmaz. Şâfii ve Hanbeli gibi diğer mezheplere göre pis sayıldığı için, sürülen yeri yıkadıktan sonra namaza durmak gerekir.Rasulüllah Efendimiz;
"Tedavi olun, zira Allah hiç bir hastalık yaratmamıştır ki, çaresini de yaratmış olmasın" diye buyururken: "Şüphesiz Allah şifanızı size haram kıldığı şeyler" de yaratmamıştır" (Ebu Davud, Tıb 11; Muvatta, Ayn 12) diye de buyurmuşlardır.
Târik b. Süveyd adlı sahabî ona şarabı (hamr) sordu da o da yasakladı. Tarık, "Ama ilaç olarak kullanıyoruz" deyince de, "O deva değil derttir." buyurdular.(Müslim, Eşribe, 12) .
Buharî'nin naklettiğine göre İbn-i Mesut, "Allah ilacınızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır." (Buhari, Eşribe 15) ve Rasülüllah (sav)'ın
"Kim şarapta, (hamr) tedavi ararsa Allah ona şifa vermesin!" buyurduğunu zikretmiştir.
Bu hadis-i şerifler ışığında cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) pis ve haram, şeylerle bu arada içki (hamr) ve domuz mamulleri ile (olağan durumlarda) tedavi olunamayacağı görüşüne varmışlardır. Olağan durumlar; alkol, domuz ya da başka pis maddeler ihtiva eden ilaçların yerine başkası bulunabildiği ya da bulunamasa dahi hasta için hayatî bir durumun söz konusu olmadığı zamanlardır.
Ama alkol ve domuz maulleri ihtiva eden ilaçların yerini tutacak başka ilacın olmadığı, hastanın da böyle bir ilacı almadığı zaman hayatî tehlike geçireceği mütehassıs (hâzik) bir Müslüman doktor tarafından söyleniyorsa, böyle ilaçların zaruret mikdarı alınacağını hemen hemen bütün fıkıhçılar kabul ederler.
Alkollü içkiler konusunda Hanefi mezhebinin görüşleri çok farklı ve detaylıdır: Sekir (sarhoş edici alkol) ihtiva eden içkiler dörde ayrılır:
1. Hamr: Yaş üzüm suyunun çiğ olarak bekletilip keskinleşmesi ve mayalanması (fermantasyon) ile köpük atması şeklinde elde edilir. Bu, maddesiyle (li-aynihi) kaba pisliktir. Sirkeleştirilmeksizin, ne gaye ile olursa olsun yararlanılması haramdır, satışı caiz değildir. Dezenfekte ve saç bakımı gibi Şeylerde kullanılamaz. Kaynatılması ile istihale (kimyasal reaksiyon ile bir başka maddeye dönüşme) oluşmuyorsa kaynatılarak da kullanılamaz. Mezhepte mutemet görüşe göre tedavi gaye de yararlanılamaz. Bunun Türkçe’deki karşılığı üzüm şarabıdır. Bu hükümlerde azı da, çoğu da eşittir.
2. Tılâ: Yaş üzüm suyundan üçte ikisi ya da daha azı buharlaşıncaya kadar kaynatılıp, sonra da sarhoş edici hale gelen içkidir. Üçte ikisinden azı gidecek kadar kaynamışsa "bazik", yarısı gidecek kadar kaynamışsa "muhassaf" adını alır. Bu ikisi ittifakla haramdır. Üçte ikisi gidecek kadar kaynarsa "müselles" adını alır ki, esas "tılâ"da budur, imam Muhammed'e göre haramdır diğerlerine göre helaldir. Fetva İmam Muhammed'in görüşüne göredir. Dolayısı ile "Tılâ"da "hamr" gibi pistir.
3. Seker: Yaş hurma suyundan çiğ olarak yapılan ve keskinleşip (mayalanıp) köpük atan içkidir.
4. Nakî: Kuru üzümden çiğ olarak elde edilen ve kabarıp köpük atan sudur. Bu son ikisi haram olmakla beraber, pis oluşları Serahsî'ye göre hafiftir. Ayrıca "hamr" dışında kalan üçü kabarıp keskinleşmedikçe ittifakla helâl ve temizdirler (Bu konuda daha geniş detay için bk. İbn Abidîn, VI/448 vd.).
Hanefî mezhebine (İmam Azam ve Ebu Yusuf'a) göre bu dört çeşit mayiin dışında kalan meşrubat helâl ve temizdir, alım-satımı caizdir. Buna göre bu yöntemlerin dışında bir madde ve yolla elde edilen ispirto, kolonya, dezenfekte de ve çözücü olarak şurup ve esanslarda kullanılan alkol türleri temizdir, alınıp satılabilir.
Ancak hangi maddeden olursa olsun, sarhoş edecek miktarı ittifakla haramdır ve cumhura (fıkıhçı çoğunluğuna) ve Hanefî mezhebinde fetva verilen İmam Muhammed'in görüşüne göre her çoğu sarhoş edenin azı da haramdır, pistir, alım-satımı caiz değildir. Bazı fıkıhçılara göre de içki (sarhoş ediciler) haram olmakla beraber pis değildirler, dezenfektede ve haricen kullanılabilirler.
Dolayısı ile Hanefî Mezhebi bu konuda "orta yol" olmakla özellikle günümüz için uygulanabilecek bir kurtarıcıdır. Ama cumhurun ve bu meyanda İmam Muhammed'in görüşünü göz ardı edemeyeceğimize göre, Hanefî mezhebi dediğimiz İmam Azam ve Ebu Yusuf görüşünü ihtiyatla karşılamalı,' sadece ve geçici olarak tedavide ve dezenfektede kullanmalıdır.
Bu söylenenler sıvı meşrubat için geçerlidir. Banotu (bene) ve afyon gibi katı olanlar ise müstahzar ilaç olarak mubah sayıldığından tedavi gayesiyle ve sarhoş etmeyecek miktarda alınabilirler., temiz olduklarından satılmaları da caizdir (bk. ibn Abidin, VI/455.) (Allah'u alem).
Haramlığında ve pis oluşunda ittifak edilen hamr (şarap)ın tedavi maksadıyla kullanılmasına gelince, bir grup Belhli İmamdan nakledildiğine göre, bakılır. Eğer fayda sağlayacağı kesin ise alması helâl olur (Fetâvây-ı Hindiyye V/254-55; Kasanî de aynı şeyi söyler bk. 1/61). Çünkü insanın zaruret halinde haram olan şeyleri, zaruret miktannca yemesi, boğulmakta olanın, helâl sıvı bulamazsa boğazını açacak kadar içki (hamr) içmesi caizdir.
İmam Muhammed'e göre insan ve domuz dışındaki canlıların kemiklerinden herhalükarda ilaç olarak yararlanılabilir. Bazılarına göre de eti yenmeyen hayvanlar ancak şer'î usûlde boğazlanmaları, kemikleri de kuru olması halinde onlardan ilaç yapılabilir.
Pis ve haram olduğunda ittifak edilen "hamr" (şarap) zaruret olmadıkça tedavide kullanılamayacağı gibi, saç parlatmada, gargarada ve şırınga olarak (enjektabl) da kullanılamaz. (İbn-i abidin, VI / 449).
Domuzdan vb. haram şeylerden maddeler ihtiva eden ilaçların terkibini iyi bilmek gerekir. Eğer başkalaşım (istihale=kimyasal tepkime) varsa pisliği gitmiş olacağından kullanılması haram olmaz. İstihale yoksa zaruret bulunmadıkça ya da bazılarına göre kesin çare olduğu, alternatifi de bulunmadığı adil mütehassisi tarafından söylenmedikçe kullanılması haram olur.
Fıkıh kitaplarımızda; hınzırın tuzlada kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeleşmesi, mis ahusunun kanının misk olması; pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular, istihaleye örnek olarak gösterilir. (bk. Tahtavî: Ayrıca bk. Mahluf, 11/121, 140; Kâdıhan, IH/403; İbn Kudâme,Muğnî, IH/605; Nemenkânî, el-Fethurrahmânî, 1/63; el-Hattâb, el-Menhel, II/206 Zuhayli, el-Fıkhu'1-İslâmî...) Ancak Ebu Yusuf istihaleyi bir temizlenme sebebi olarak görmez. Ama fetva onun görüşüne göre değildir.
Bu söylediklerimizle sorularınızı bir ölçüde cevapladığımızı sanıyoruz. Ancak meselenin ne kadar kompleks ve hassas olduğu da ortada. Bu itibarla ilaç alanların mes'eleyi bilinçli olarak soruşturması, ilaç yazanların da, alternatifi olmayan haram maddeli ilaçlara alternatif bulma, olanların da alternatifini ve varsa sentetiğini kullanma konularında çok titiz davranması gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum İçin Teşekkürler...