Düğün yapmayabilirsiniz ama mehir vermek zorundasınız.Müslüman bir erkek, eşine mehir vermekle yükümlüdür. Bu, Allah tarafından kadına tanınmış bir haktır.
Nisâ sûresinin 4. ayetinde şöyle buyurulmuştur:“Kadınların mehirlerini, bir güçlük çıkarmadan gönül rızası ile verin.”
Koca, usulüne uygun biçimde mehri ödemediği takdirde kadın mehrini mahkeme yoluyla talep edip alabilir. Onu alıncaya kadar kocasına karşı hakları devam eder ama görevlerini yerine getirmeyebilir. (Ömer Nasuhi BİLMEN, Hukukı İslamiyye Kamusu, İstanbul 1967, c. 2, s. 167)
Mehir, karı ile kocanın veya temsilcilerinin karşılıklı anlaşmasıyla serbestçe belirlenirse ona mehr-i müsemmâ denir. Bunun bir üst sınırı yoktur. Peşin olarak ödenmesi kararlaştırılan kısmı peşin, kalanı daha sonra ödenir. Tamamının peşin olması da karara bağlanabilir. Erkek, mehir borcunun peşin ödenecek bölümünü ödemeden karısından yararlanmaya hak kazanamaz, kadın müsaade ederse o başka. Daha sonraya bırakılan kısım ya belirlenen günün gelmesiyle veya boşama ya da ölüm halinde kadına tastamam ödenir. Ölen kocanın mirası bu ödeme yapıldıktan sonra paylaşılır.
Erkek, boşadığı kadına olan mehir borcunun tek kuruşunu kesemez.
Düğün yapma yada yapmama konusuna gelince; Düğün yapmadan da evlenebilirsiniz fakat düğün yapacaksanız bunun bazı kuralları vardır.
Evlilik ilk peygamber olan Adem aleyhisselam’ın bir sünneti olduğu gibi son Peygamber Muhammed aleyhisselam’ında sünnetidir. Bu sebeple her bir Müslüman, Peygamberimiz’in sünnetini yerine getirmek ve ailesi ile İslam’a ve Müslümanlara hayırlı bir neslin temelini atmak amacıyla evlenir. Fakat ‘amaca ulaşmak için kullanılan araçlarında meşru olması gerek’tiğini İslam Dini bizlere bildirmektedir. Öyle ise izdivaç sünnetinin ilanı da İslam Dini’ne uygun olması gereklidir.
Peki İslam Dini’ne uygun bir düğün nasıl yapılır?
Öncelikle İslam Dini eğlenmeye ve hoş vakit geçirmeye karşı olan bir din değildir. Fakat İslam eğlenme adına yapılan işlere bir sınır getirmiş ve bunlara göre eğlenilmesi gerektiğini bildirmiştir. Düğün bir Müslümanın en mutlu günlerinden bir tanesidir. Çünkü böylece aile kurmanın ilk adımını atmakta, sünneti yerine getirmekte ve Müslümanlara ikram etmektedir
Bu sebeple düğünler sünnete uygun olarak yapılmalıdır. Allah Rasûlu’nün hayatı incelendiğinde O sallalahu aleyhi ve sellem, Müslümanlara düğün yapmalarını söylemiş ve onlara çeşitli düğün merasimleri uygulattırmıştır. Şimdi Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiyeleri üzerine bir düğün merasinin nasıl olduğunu görelim:
1. İlan Etmek:
Peygamberimiz düğünlerin ilan edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Böylece evlenen çiftlerin nikah üzere birleştikleri ve doğan çocuklarının meşru oldukları insanlar tarafından bilinecektir. Nitekim O sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Haram birleşme ile helal birleşmeyi birbirinden ayıran şey; def çalmak ve ilan etmektir.” [Tirmizi]
2. Yemek ikram etmek:
Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem öncelikle düğünlerde velime adı verilen yemek ziyefetinin yapılması gerektiğini söylemiştir. Özellikle etli bir yemek insanlara ikram edilmesini daha iyi karşılardı. Nitekim sahabelerden Abdurrahman b. Avf üzerinde zeferan (düğünde sürülen koku) sürerek Peygamberimiz yaynına geldi. Efendimiz: “Bu ne hal?”
Abdurrahman b. Avf: “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim.”
Peygamberimiz: “Allah mübarek etsin. Bir koyun bile olsa bir düğün ziyafeti ver” [Nesai] buyurmuştur.
3. Zengin-Fakir Ayrımı Yapmadan Davet Etmek:
Peygamberimiz düğünlerde davet edilen insanların zengin-fakir ayrımı yapılmadan davet edilmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir: “Yemeğin en şerlisi fakirlerin çağrılmayıp zenginlerin çağrıldığı düğün yemekleridir.” [Müslim]
4. Sarhoş edici içeceklerin içilmemesi:
Düğün merasiminin sünnete uygun olması için gerekli olan bir şart ise; sarhoş edici maddelerin tüketilmemesidir. Nitekim İslam Dini kişiyi sarhoş eden ve sağlığına zarar veren her şeyi haram kılmıştır. Bunu Peygamberimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle bildirmiştir:
“Her sarhoşluk verici haramdır.” (Buhari)
Bu sebeple düğünlerde sıvı olarak; bira, şarap, rakı vb., katı olarak; bonzai, ekstazi, esrar, eroin, kokain vb. gibi sarhoş edici ve sağlığa zarar verici maddeler kullanılarak eğlenmek İslam Dini’ne göre caiz olmayıp haram eğlencedir. Bu sebeple Müslüman bir kimseler düğünlerinde bu tür maddeler kullanarak eğlenemez.
5. Evlenecek çiftleri tebrik etmek:
Düğün merasimi son bulurken davetlilerin evlenecek çiftleri tebrik etmeleri sünnettir. Kadınlar gelini, erkekler ise damadı tebrik ederler. Nitekim Rasûlullâh sallalahu aleyhi ve sellem evlenen bir Müslümanı şöyle tebrik etmiştir:
“Allah senin için bereketli kılsın ve bereketinizi daim etsin. İkinizin arasını hayırlarda cem etsin.” [Tirmizi]
Sonuç itibariyle Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in izdivaç sünnetini yerine getiren bir Müslüman, bunun ilanını da sünnete göre yapmalıdır. Çünkü Müslüman demek hayatının her alanında Kur’an ve Sünnet’e göre hareket etmeye çalışan insan demektir. Ayrıyetten gerçekleşen evliliğin hayırlı olmasıda buna bağlıdır. Çünkü içerisinde davul ve zurna gibi çalgıların, horon ve dans gibi oyunların bulunduğu bir evlilik ilanından nasıl bir hayır beklenebilir? Bu ancak şeytanın o aile için kurmuş olduğu tuzaklar için zemin hazırlamaktır. Bu sebeple şeytana hiçbir Müslüman fırsat vermemeli ve hayatının her alanını Kur’an ve Sünnet’e göre inşa etmelidir.
Koca, usulüne uygun biçimde mehri ödemediği takdirde kadın mehrini mahkeme yoluyla talep edip alabilir. Onu alıncaya kadar kocasına karşı hakları devam eder ama görevlerini yerine getirmeyebilir. (Ömer Nasuhi BİLMEN, Hukukı İslamiyye Kamusu, İstanbul 1967, c. 2, s. 167)
Mehir, karı ile kocanın veya temsilcilerinin karşılıklı anlaşmasıyla serbestçe belirlenirse ona mehr-i müsemmâ denir. Bunun bir üst sınırı yoktur. Peşin olarak ödenmesi kararlaştırılan kısmı peşin, kalanı daha sonra ödenir. Tamamının peşin olması da karara bağlanabilir. Erkek, mehir borcunun peşin ödenecek bölümünü ödemeden karısından yararlanmaya hak kazanamaz, kadın müsaade ederse o başka. Daha sonraya bırakılan kısım ya belirlenen günün gelmesiyle veya boşama ya da ölüm halinde kadına tastamam ödenir. Ölen kocanın mirası bu ödeme yapıldıktan sonra paylaşılır.
Erkek, boşadığı kadına olan mehir borcunun tek kuruşunu kesemez.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Bir eşi bırakıp yerine bir başka eş almak isterseniz bıraktığınıza yüklerle mal vermiş olsanız bile hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve apaçık günaha girerek mi alacaksınız?” (Nisâ, 4/20)
Nikah kıyılırken mehir belirlenmemişse nikah geçerli olup mehir hakkı kendiliğinden doğar, isterse kadın, mehir almamak şartıyla nikaha razı olmuş olsun. Bu şekilde kendiliğinden doğan mehire mehr-i misil denir. Bunun miktarı ve ödeme şekli, o kadına denk sayılan diğer bir kadının aldığı mehire bakılarak tespit edilir. Bu denklik kadının babasının akrabaları arasından yaş, güzellik, zenginlik, akıl, dindarlık, bekârlık, dulluk, ilim, edep, güzel ahlak ve çocuksuz olma gibi özelliklere bakılarak tespit edilir. (Bilmen, Kamus, c: 2, s. 119) Bu özelliklerde ona denk olan bir kadının kocasından almış olduğu mehir, onun mehr-i misli olur.
Mehir belirlenmeden kıyılan nikâhın geçerli olduğunun delili, Bakara sûresinin 236. ayetidir. Orada Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kadınları, mehirlerini belirleyinceye kadar el sürmeden boşarsanız bunun size günahı yoktur. Onlara yararlanacakları bir şey verin. İmkânı olan, gücü ölçüsünde, darlık içinde olan da gücü ölçüsünde, marufa uygun olarak onları yararlandırsın. Bu, güzel davrananlar üzerine bir borçtur.”
Ayette daha henüz mehir belirlenmeden erkeğin kadını boşamasından bahsedilmektedir. Boşanma hükümleri mevzu bahis edildiğine göre evlilik gerçekleşmiş demektir.
Burada başlık ile mehirin aynı olmadığını kaydetmek gerekir. Başlık ve süt hakkı gibi şeyler kadının babasına, annesine veya kardeşlerine ödendiği halde mehir tamamen kadının kendisine ödenir. Mehir, tamamen kadının hakkıdır. Mehir üzerinde hiç kimse hak iddia edemez. İslamiyet mehiri şart koşmuş ve başlığı haram saymıştır.
Nikah kıyılırken mehir belirlenmemişse nikah geçerli olup mehir hakkı kendiliğinden doğar, isterse kadın, mehir almamak şartıyla nikaha razı olmuş olsun. Bu şekilde kendiliğinden doğan mehire mehr-i misil denir. Bunun miktarı ve ödeme şekli, o kadına denk sayılan diğer bir kadının aldığı mehire bakılarak tespit edilir. Bu denklik kadının babasının akrabaları arasından yaş, güzellik, zenginlik, akıl, dindarlık, bekârlık, dulluk, ilim, edep, güzel ahlak ve çocuksuz olma gibi özelliklere bakılarak tespit edilir. (Bilmen, Kamus, c: 2, s. 119) Bu özelliklerde ona denk olan bir kadının kocasından almış olduğu mehir, onun mehr-i misli olur.
Mehir belirlenmeden kıyılan nikâhın geçerli olduğunun delili, Bakara sûresinin 236. ayetidir. Orada Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kadınları, mehirlerini belirleyinceye kadar el sürmeden boşarsanız bunun size günahı yoktur. Onlara yararlanacakları bir şey verin. İmkânı olan, gücü ölçüsünde, darlık içinde olan da gücü ölçüsünde, marufa uygun olarak onları yararlandırsın. Bu, güzel davrananlar üzerine bir borçtur.”
Ayette daha henüz mehir belirlenmeden erkeğin kadını boşamasından bahsedilmektedir. Boşanma hükümleri mevzu bahis edildiğine göre evlilik gerçekleşmiş demektir.
Burada başlık ile mehirin aynı olmadığını kaydetmek gerekir. Başlık ve süt hakkı gibi şeyler kadının babasına, annesine veya kardeşlerine ödendiği halde mehir tamamen kadının kendisine ödenir. Mehir, tamamen kadının hakkıdır. Mehir üzerinde hiç kimse hak iddia edemez. İslamiyet mehiri şart koşmuş ve başlığı haram saymıştır.
Evlilik ilk peygamber olan Adem aleyhisselam’ın bir sünneti olduğu gibi son Peygamber Muhammed aleyhisselam’ında sünnetidir. Bu sebeple her bir Müslüman, Peygamberimiz’in sünnetini yerine getirmek ve ailesi ile İslam’a ve Müslümanlara hayırlı bir neslin temelini atmak amacıyla evlenir. Fakat ‘amaca ulaşmak için kullanılan araçlarında meşru olması gerek’tiğini İslam Dini bizlere bildirmektedir. Öyle ise izdivaç sünnetinin ilanı da İslam Dini’ne uygun olması gereklidir.
Peki İslam Dini’ne uygun bir düğün nasıl yapılır?
Öncelikle İslam Dini eğlenmeye ve hoş vakit geçirmeye karşı olan bir din değildir. Fakat İslam eğlenme adına yapılan işlere bir sınır getirmiş ve bunlara göre eğlenilmesi gerektiğini bildirmiştir. Düğün bir Müslümanın en mutlu günlerinden bir tanesidir. Çünkü böylece aile kurmanın ilk adımını atmakta, sünneti yerine getirmekte ve Müslümanlara ikram etmektedir
Bu sebeple düğünler sünnete uygun olarak yapılmalıdır. Allah Rasûlu’nün hayatı incelendiğinde O sallalahu aleyhi ve sellem, Müslümanlara düğün yapmalarını söylemiş ve onlara çeşitli düğün merasimleri uygulattırmıştır. Şimdi Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in tavsiyeleri üzerine bir düğün merasinin nasıl olduğunu görelim:
1. İlan Etmek:
Peygamberimiz düğünlerin ilan edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Böylece evlenen çiftlerin nikah üzere birleştikleri ve doğan çocuklarının meşru oldukları insanlar tarafından bilinecektir. Nitekim O sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Haram birleşme ile helal birleşmeyi birbirinden ayıran şey; def çalmak ve ilan etmektir.” [Tirmizi]
2. Yemek ikram etmek:
Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem öncelikle düğünlerde velime adı verilen yemek ziyefetinin yapılması gerektiğini söylemiştir. Özellikle etli bir yemek insanlara ikram edilmesini daha iyi karşılardı. Nitekim sahabelerden Abdurrahman b. Avf üzerinde zeferan (düğünde sürülen koku) sürerek Peygamberimiz yaynına geldi. Efendimiz: “Bu ne hal?”
Abdurrahman b. Avf: “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim.”
Peygamberimiz: “Allah mübarek etsin. Bir koyun bile olsa bir düğün ziyafeti ver” [Nesai] buyurmuştur.
3. Zengin-Fakir Ayrımı Yapmadan Davet Etmek:
Peygamberimiz düğünlerde davet edilen insanların zengin-fakir ayrımı yapılmadan davet edilmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir: “Yemeğin en şerlisi fakirlerin çağrılmayıp zenginlerin çağrıldığı düğün yemekleridir.” [Müslim]
4. Sarhoş edici içeceklerin içilmemesi:
Düğün merasiminin sünnete uygun olması için gerekli olan bir şart ise; sarhoş edici maddelerin tüketilmemesidir. Nitekim İslam Dini kişiyi sarhoş eden ve sağlığına zarar veren her şeyi haram kılmıştır. Bunu Peygamberimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle bildirmiştir:
“Her sarhoşluk verici haramdır.” (Buhari)
Bu sebeple düğünlerde sıvı olarak; bira, şarap, rakı vb., katı olarak; bonzai, ekstazi, esrar, eroin, kokain vb. gibi sarhoş edici ve sağlığa zarar verici maddeler kullanılarak eğlenmek İslam Dini’ne göre caiz olmayıp haram eğlencedir. Bu sebeple Müslüman bir kimseler düğünlerinde bu tür maddeler kullanarak eğlenemez.
5. Evlenecek çiftleri tebrik etmek:
Düğün merasimi son bulurken davetlilerin evlenecek çiftleri tebrik etmeleri sünnettir. Kadınlar gelini, erkekler ise damadı tebrik ederler. Nitekim Rasûlullâh sallalahu aleyhi ve sellem evlenen bir Müslümanı şöyle tebrik etmiştir:
“Allah senin için bereketli kılsın ve bereketinizi daim etsin. İkinizin arasını hayırlarda cem etsin.” [Tirmizi]
Sonuç itibariyle Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in izdivaç sünnetini yerine getiren bir Müslüman, bunun ilanını da sünnete göre yapmalıdır. Çünkü Müslüman demek hayatının her alanında Kur’an ve Sünnet’e göre hareket etmeye çalışan insan demektir. Ayrıyetten gerçekleşen evliliğin hayırlı olmasıda buna bağlıdır. Çünkü içerisinde davul ve zurna gibi çalgıların, horon ve dans gibi oyunların bulunduğu bir evlilik ilanından nasıl bir hayır beklenebilir? Bu ancak şeytanın o aile için kurmuş olduğu tuzaklar için zemin hazırlamaktır. Bu sebeple şeytana hiçbir Müslüman fırsat vermemeli ve hayatının her alanını Kur’an ve Sünnet’e göre inşa etmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum İçin Teşekkürler...