Sizden gelen sorular : Adak kurbanı ne için kesilir?, adak kurbanı nedir?, adak kurbanı neden kesilir?, adak kurbanı hakkında bilgi, adak kurbanı kimlere verilir?, adak kurbanını kimler yiyemez?, adak kurbanı nasıl kesilir..?
Türkçemizde adak olarak ifade edilen nezir, bir çeşit ibadettir. Zaten nezirin asıl mânâsı da, kişinin Allah rızası için yapması mübah olan bir şeyi yerine getirmeye söz vermesi, adadığı şeyi yapmayı kendi üzerine vacip kılmasıdır. Dinen adanan bir şeyin yerine getirilmesi vaciptir. Çünkü kişi Allah için söz vermiş bulunmaktadır. “Adaklarını da yerine getirsinler” (Hac, 29) meâlindeki âyet-i kerime, adak sahiplerine Cenab-ı Hakkın bir emridir. Peygamberimiz de, “Bir kimse bir şey adar da, adını koyarsa, belirttiği şeyi yerine getirmesi lâzımdır” buyrurlar.
Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken bir husus varsa, o da, adağın, adanan şeyi değiştirmediği, yani İlahî takdire tesiri bulunmadığıdır. Sevgili Peygamberimiz bu meseleye şöyle işaret eder:
“Adak kaderden hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden atağı sebebiyle bir mal çıkarılır.” (Tirmizî, Nüzûr: 10)
Adağın, insanın saadetine ve bedbahtlığına bir tesirinin olmadığını bilerek bir şey adanır, sonra yerine getirilirse, kişi sevaba kavuşur. Ayrıca adak ancak farz veya vacip olan bir şeyden yapılabilir. Bu vazifeleri yerine getirmek de, şüphesiz insana sevap kazandıracaktır. Böyle olmakla beraber adak yapmadan da bu ibadetler yapılabileceğinden, hayır hasenat işlenebileceğinden, adak âdetine fazla alışmamak en iyisidir.
Adakta gaye Allah rızası olmalıdır. Bütün bu meselelerde Allah rızası şart koşulmalı, bir şey adanacaksa Onun hoşnutluğunu kazanmak için yapılmalıdır.
Adakta vakit, yer, para, fakir gibi sınırlanmaya ve tayin edilmeye itibar edilmez. Ramazan ayında bir kurban keseceğini adayan kimse, onu herhangi bir ayda kesse olur. Yine, mesela Fatih Camiinde namaz kılacağını nezreden bir kimse, adadığı aynı namazı Süleymaniye Camiinde kılsa caizdir. Falan fakire bir miktar para vermeyi adayan kimse, o parayı bir başka fakire verse de adağı yerine gelmiş olur.
1. Adanan şeyin var olan ve yapılması mümkün olan bir şeyden olması icap eder. Bunun için mesela, “Allah için dün oruç tutacağım” gibi bir sözle adak yapılmaz.
2. Yapılan adak dinen yasak ve günah sayılan bir şey olmamalıdır. Mesela, kumar oynamayı, şarap içmeyi adamak batıldır.
3. Adağın farz veya vacip cinsinden bir şey olması gerekir. Mesela, oruç tutmak, namaz kılmak, kurban kesmek gibi. Yolculuğa çıkmayı, seyahat etmeyi, hasta ziyaretine gitmeyi adamak, adak sayılmaz.
4. Yapılan adak, adak sahibinin mali gücünü aşmamalı ve başkasına ait bir şey olmamalıdır. Mesela bir dana keseceğini adayan kimsenin buna gücü yetmezse bir koyunu kesebilir. Fakat bir başkasının koyununu kesmeyi adayan kimsenin bu adağını yerine getirmesi gerekmez.
Adağın bir insanın veya bir mahlukun adına yapılması caiz olmaz. Mesela, bir büyüğün, bir türbenin, bir yatırın adına adak yapılmaz. Yahudilere has bir âdet olan tavuk, horoz gibi kurban için caiz olmayan hayvanlar adanamayacağı gibi, mum yakmak gibi şeylerle de adak olmaz. Böyle şeylere itibar etmemeli, bütün yardım ve şifayı yalnız ve yalnız Allah’tan beklemeli, Ona iltica etmelidir.
Bazı nezirler vardır ki, bunlar yemine girmektedir. Bunlar için kefaret gerekir. Mesela bir yere gitmemeyi, bir şeyi yememeyi, bir işi yapmamayı adayan kimse, onları yaparsa yemin kefareti vermesi gerekir. Ayrıca bir adak kurbanı kesmesine gerek kalmaz.
Adanan şey eğer koyun, keçi ve sığır gibi kurban olması caiz olan bir hayvansa, bu hayvan kesildiğinde onun etinden nezrin sahibi yiyemeyeceği gibi, usul ve füru tabir edilen yakınları da yiyemez. Yani, adağı yapanın kendisi, anne ve babası, dede ve nineleri, evlat ve torunları, karı ve koca o adaktan yiyemezler. Kadınla erkek arasında adak hususunda bir fark yoktur. Fakat kayın validesi, kayın pederi yiyebilir. Bu hayvanın etini fakire tasadduk etmek gerekir. (İbni Âbidin, 5:208)
Adak zenginlere verilmez. Bu etten adak sahibi ve yakınları yerse, yedikleri etin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir. Ayrıca adak etinden istifade eden kimse, o etten adak sahiplerine ikram etse de caizdir, yiyebilirler.
Bu vesileyle bir hususa daha açıklık getirmekte fayda olacaktır. Ev, araba ve benzeri yeni bir şey alan kimse hem bir şükrüne olarak, hem de kazadan masun kalması niyetiyle bir hayvan alıp keser de etini fakir fukaraya dağıtırsa bu hem güzel bir davranış olur, hem de bir çeşit duâ sayılır. Bu kimse daha önce bir adak niyeti taşımadığından bu hayvan adak olmaz. Fakat, mesela, “Bir araba alırsam Allah rızası için bir koyun keseceğim” diye niyet ederse, arabayı aldıktan sonra müsait olduğu bir zamanda hayvanı keser, etini de fakirlere dağıtır.
1- Adakla adak kurbanı ayrıdır. (Hastam iyi olursa, Allah rızası için bir horoz kesip etini fakire tasadduk edeceğim) diyen, horozu keser ve etini bir fakire verir. Fakire tasadduk edeceğim demese de, adak edilen şey, fakirlere verileceği için sahih olur. (Horoz kesmek nezrim olsun) dese de adak sahih olur. Kurbanlık hayvanlar deve, sığır ve davardır. Bu hayvanlardan başkası kurban olarak adanmaz. Bunun için horozdan kurban adamak caiz değildir.
2- Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez ve zekât alması caiz olmayanlara yediremez. Ana babasına, evlatlarına, karı koca birbirine, fakir olsalar da yediremezler. Yerse veya bunlara yedirirse, yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka verir.
3- Adak kurbanını bayramdan önce kesen, daha sonra kurban dediği için Kurban bayramında kesileceğini öğrense, Kurban bayramında tekrar kesmesi gerektiği için, şimdi kestiği hayvanın etinden, adak olmadığı için yiyebilir. Adak hayvanının etini bir fakire verdikten sonra; fakir, bu etten zenginlere ve adak sahibine verebilir, çünkü mal kendisinindir. İstediğine verebilir.
4- (Şu işim olursa, bir hayvan keseceğim) diye adakta bulunup, sonra adadığı hayvanın cinsini hatırlayamayan koyun keser. Adakta âdete bakılır. Adaklık hayvan dendi mi, genelde koyun anlaşılır. Hangi zaman keseceğini hatırlamayan kimse de, ihtiyaten Kurban bayramında keser.
5- Kurban mı, adak mı dediğini unutan, Kurban bayramında keser. Halk arasında teamül olan, kurban demektir. Adak demiş olsa bile, adağın Kurban bayramında kesilmesinde mahzur olmaz.
6- Koç adayanın, illa koç kesmesi şart değildir. Koyun, keçi, inek de kesebilir; ama inek adayan, bir koç kesemez. Yedi koç kesebilir. İki üç kişi, bir koçu adasa, sahih olmaz. Kurban da olsa, adak da olsa, bir koçu ancak bir kişi kesebilir. Bir yaşını doldurmuş iki küçük kuzu adayan, ikisinin değerinde büyük bir koç kesemez. İki hayvan kesmesi gerekir. Koyun adayan, bunun yerine keçi kesebilir.
7- Kurban adayan, bayramın ilk üç günü içinde keser. Bundan sonraya kalırsa, mevcutsa, diri olarak sadaka verir. Adak olan kurban kusurlu olursa, zengin de, fakir de onu keser. Adak ölürse, başka almaları gerekmez.
8- Şükür niyetiyle, (Hastalıktan kurtulan babam için bir kurban keseyim) demek adak olur.
9- Zengin, (Hastam iyi olursa, bir koç keseceğim) diye bir adakta bulunsa, hastası iyileşse ama fakirleşip adağını kesemese, maddi durumu düzelene kadar adağını geciktirmesi caiz olur.
10- Horozdan kurban olmayacağını bilmeden, (Horoz kurban edeceğim) diye adakta bulunan kimsenin, adağını yerine getirmesi lazımdır. Horoz kurban olmazsa da, eti sadaka olarak veya diri olarak fakire verilir.
Ancak burada göz önünde bulundurulması gereken bir husus varsa, o da, adağın, adanan şeyi değiştirmediği, yani İlahî takdire tesiri bulunmadığıdır. Sevgili Peygamberimiz bu meseleye şöyle işaret eder:
“Adak kaderden hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden atağı sebebiyle bir mal çıkarılır.” (Tirmizî, Nüzûr: 10)
Adağın, insanın saadetine ve bedbahtlığına bir tesirinin olmadığını bilerek bir şey adanır, sonra yerine getirilirse, kişi sevaba kavuşur. Ayrıca adak ancak farz veya vacip olan bir şeyden yapılabilir. Bu vazifeleri yerine getirmek de, şüphesiz insana sevap kazandıracaktır. Böyle olmakla beraber adak yapmadan da bu ibadetler yapılabileceğinden, hayır hasenat işlenebileceğinden, adak âdetine fazla alışmamak en iyisidir.
Adakta gaye Allah rızası olmalıdır. Bütün bu meselelerde Allah rızası şart koşulmalı, bir şey adanacaksa Onun hoşnutluğunu kazanmak için yapılmalıdır.
Adakta vakit, yer, para, fakir gibi sınırlanmaya ve tayin edilmeye itibar edilmez. Ramazan ayında bir kurban keseceğini adayan kimse, onu herhangi bir ayda kesse olur. Yine, mesela Fatih Camiinde namaz kılacağını nezreden bir kimse, adadığı aynı namazı Süleymaniye Camiinde kılsa caizdir. Falan fakire bir miktar para vermeyi adayan kimse, o parayı bir başka fakire verse de adağı yerine gelmiş olur.
Adağın sahih olması için bazı şartlara da uymak gerekir.
1. Adanan şeyin var olan ve yapılması mümkün olan bir şeyden olması icap eder. Bunun için mesela, “Allah için dün oruç tutacağım” gibi bir sözle adak yapılmaz.
2. Yapılan adak dinen yasak ve günah sayılan bir şey olmamalıdır. Mesela, kumar oynamayı, şarap içmeyi adamak batıldır.
3. Adağın farz veya vacip cinsinden bir şey olması gerekir. Mesela, oruç tutmak, namaz kılmak, kurban kesmek gibi. Yolculuğa çıkmayı, seyahat etmeyi, hasta ziyaretine gitmeyi adamak, adak sayılmaz.
4. Yapılan adak, adak sahibinin mali gücünü aşmamalı ve başkasına ait bir şey olmamalıdır. Mesela bir dana keseceğini adayan kimsenin buna gücü yetmezse bir koyunu kesebilir. Fakat bir başkasının koyununu kesmeyi adayan kimsenin bu adağını yerine getirmesi gerekmez.
Adağın bir insanın veya bir mahlukun adına yapılması caiz olmaz. Mesela, bir büyüğün, bir türbenin, bir yatırın adına adak yapılmaz. Yahudilere has bir âdet olan tavuk, horoz gibi kurban için caiz olmayan hayvanlar adanamayacağı gibi, mum yakmak gibi şeylerle de adak olmaz. Böyle şeylere itibar etmemeli, bütün yardım ve şifayı yalnız ve yalnız Allah’tan beklemeli, Ona iltica etmelidir.
Bazı nezirler vardır ki, bunlar yemine girmektedir. Bunlar için kefaret gerekir. Mesela bir yere gitmemeyi, bir şeyi yememeyi, bir işi yapmamayı adayan kimse, onları yaparsa yemin kefareti vermesi gerekir. Ayrıca bir adak kurbanı kesmesine gerek kalmaz.
Adanan şey eğer koyun, keçi ve sığır gibi kurban olması caiz olan bir hayvansa, bu hayvan kesildiğinde onun etinden nezrin sahibi yiyemeyeceği gibi, usul ve füru tabir edilen yakınları da yiyemez. Yani, adağı yapanın kendisi, anne ve babası, dede ve nineleri, evlat ve torunları, karı ve koca o adaktan yiyemezler. Kadınla erkek arasında adak hususunda bir fark yoktur. Fakat kayın validesi, kayın pederi yiyebilir. Bu hayvanın etini fakire tasadduk etmek gerekir. (İbni Âbidin, 5:208)
Adak zenginlere verilmez. Bu etten adak sahibi ve yakınları yerse, yedikleri etin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir. Ayrıca adak etinden istifade eden kimse, o etten adak sahiplerine ikram etse de caizdir, yiyebilirler.
Bu vesileyle bir hususa daha açıklık getirmekte fayda olacaktır. Ev, araba ve benzeri yeni bir şey alan kimse hem bir şükrüne olarak, hem de kazadan masun kalması niyetiyle bir hayvan alıp keser de etini fakir fukaraya dağıtırsa bu hem güzel bir davranış olur, hem de bir çeşit duâ sayılır. Bu kimse daha önce bir adak niyeti taşımadığından bu hayvan adak olmaz. Fakat, mesela, “Bir araba alırsam Allah rızası için bir koyun keseceğim” diye niyet ederse, arabayı aldıktan sonra müsait olduğu bir zamanda hayvanı keser, etini de fakirlere dağıtır.
1- Adakla adak kurbanı ayrıdır. (Hastam iyi olursa, Allah rızası için bir horoz kesip etini fakire tasadduk edeceğim) diyen, horozu keser ve etini bir fakire verir. Fakire tasadduk edeceğim demese de, adak edilen şey, fakirlere verileceği için sahih olur. (Horoz kesmek nezrim olsun) dese de adak sahih olur. Kurbanlık hayvanlar deve, sığır ve davardır. Bu hayvanlardan başkası kurban olarak adanmaz. Bunun için horozdan kurban adamak caiz değildir.
2- Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez ve zekât alması caiz olmayanlara yediremez. Ana babasına, evlatlarına, karı koca birbirine, fakir olsalar da yediremezler. Yerse veya bunlara yedirirse, yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka verir.
3- Adak kurbanını bayramdan önce kesen, daha sonra kurban dediği için Kurban bayramında kesileceğini öğrense, Kurban bayramında tekrar kesmesi gerektiği için, şimdi kestiği hayvanın etinden, adak olmadığı için yiyebilir. Adak hayvanının etini bir fakire verdikten sonra; fakir, bu etten zenginlere ve adak sahibine verebilir, çünkü mal kendisinindir. İstediğine verebilir.
4- (Şu işim olursa, bir hayvan keseceğim) diye adakta bulunup, sonra adadığı hayvanın cinsini hatırlayamayan koyun keser. Adakta âdete bakılır. Adaklık hayvan dendi mi, genelde koyun anlaşılır. Hangi zaman keseceğini hatırlamayan kimse de, ihtiyaten Kurban bayramında keser.
5- Kurban mı, adak mı dediğini unutan, Kurban bayramında keser. Halk arasında teamül olan, kurban demektir. Adak demiş olsa bile, adağın Kurban bayramında kesilmesinde mahzur olmaz.
6- Koç adayanın, illa koç kesmesi şart değildir. Koyun, keçi, inek de kesebilir; ama inek adayan, bir koç kesemez. Yedi koç kesebilir. İki üç kişi, bir koçu adasa, sahih olmaz. Kurban da olsa, adak da olsa, bir koçu ancak bir kişi kesebilir. Bir yaşını doldurmuş iki küçük kuzu adayan, ikisinin değerinde büyük bir koç kesemez. İki hayvan kesmesi gerekir. Koyun adayan, bunun yerine keçi kesebilir.
7- Kurban adayan, bayramın ilk üç günü içinde keser. Bundan sonraya kalırsa, mevcutsa, diri olarak sadaka verir. Adak olan kurban kusurlu olursa, zengin de, fakir de onu keser. Adak ölürse, başka almaları gerekmez.
8- Şükür niyetiyle, (Hastalıktan kurtulan babam için bir kurban keseyim) demek adak olur.
9- Zengin, (Hastam iyi olursa, bir koç keseceğim) diye bir adakta bulunsa, hastası iyileşse ama fakirleşip adağını kesemese, maddi durumu düzelene kadar adağını geciktirmesi caiz olur.
10- Horozdan kurban olmayacağını bilmeden, (Horoz kurban edeceğim) diye adakta bulunan kimsenin, adağını yerine getirmesi lazımdır. Horoz kurban olmazsa da, eti sadaka olarak veya diri olarak fakire verilir.
Comments
Post a Comment
Yorum İçin Teşekkürler...