Şirk Nedir?,Şirkin Çeşitleri Nelerdir?,Müşrik Kime Denir? :
Şirk kelimesi, ortak koşmak (ortaklık) demek, "tevhîd" kelimesinin zıddıdır.Şerik ise, ortak demektir. Çoğulu "Şüreka"dır. Kur'an-ı Kerîm'de insanlar, tevhide, yani Allah'ı birlemeye davet edilmişler, O'na gerek zatında, gerek sıfat ve fiillerinde başkalarını şerik, yani ortak kılmaktan, yalnız Allah'a mahsus olan ibadette başkalarını O'na ortak etmekten şiddetle menedilmiştir.
Bu sebeple Kur'an-ı Kerîm'de; "Şirkin pek büyük bir günah ve zulüm olduğu"(1) Hak Teâlâ'nın "Kendisine şerik koşulmasını asla affetmeyeceği, bundan başka olan günahları dileyeceği kimseler için affedeceği bildirilmektedir."(2) Çünkü insan, Allah'ın yeryüzündeki halifesi (vekili)'dir. Zira yeryüzündeki her şey onun emrine ve hizmetine verilmiş, onun idaresine terk edilmiştir.(3) Öyle ise nasıl olur da, kâinatı idare etmek için yaratılan insan, kendisi gibi veya kendi hizmetinde olan şeylerin bazısını ilah olarak kabul ederek Allah'ı bırakıp, ona ibadet eder veya onları Allah'a şerik koşar?
İşte şirk insanı bu şekilde alçaltacağı ve Allah'ın onun için takdir ettiği yüksek ve şerefli mevkii idrak ederek O'na ulaşmasına engel olacağı içindir ki, günahların en ağın olduğu ve Allah Teâlâ'nın, kendisine şirk koşan bu gibi insanları asla affetmeyeceği bildirilmiştir.
Şirkin Nevileri (Çeşitleri):
Şirkin birçok nev'ileri vardır :1. Şirk-i İstiklâlî:
Şirk nev'ilerinin en açığı; güneş, ay, yıldızlar gibi semavi varlıklara, tabiat kuvvetlerine, yan veya tam ilah zannedilen insanlara, hülasa, Allah'tan başka canlı veya cansız varlıklara tapınmak ve onlara ibadet etmektir. Şirkin bu şekilde; Allah'ı bırakarak; veya bir veya daha çok varlıkları ilah veya ilahlar olarak kabul edip onlara tapınıldığından, bu türlü şirke, "Şirk-i İstiklâli" denmiştir.
Hayır kaynağı olarak bir "hayır ilâhı", şer kaynağı olarak da bir "şer ilâhı"olduğuna inanan ve bu iki ilaha tapan "Seneviyye ve «Mecûsiler"'in şirki, bu şirke dahildir. «Zerdüşt» dininde olduğu gibi...
2. Şirk-i Teb'iz :
"Şirk-i Teb'iz" denilen bu şirk nev'inde ise; Allah'a inanmakla beraber, O'na başka şeyleri şerik (ortak), koşmak, yâni, ilâh olduğuna inanılan diğer varlıklarını da Yüce Allah gibi ulûhiyet sıfatıyla muttasıl olduğuna inanmaktır. Hristiyanlıkta sonradan uydurulup icad edilen "Teslis" akidesi, bu nev'i bir şirktir. Çünkü onlar Hz. îsa'ya oğul, Hz. Meryem'e Ruhu'l - Kudüs adını vererek Oğul veya Ruhu'l - Kudüs'ün de bizzat Allah gibi kâdir-i mutlak ve âlim-i mutlak olduğunu sanmakta ve böylece Baba, Oğul ve Ruhu'l - Kudüs gibi üç başlı bir ulûhiyete inanmaktadırlar.
3. Şirk-i Takrîb :
"Şîrk-i Takrîb", adı verilen üçüncü nev'i şirkte ise; bu âlemin yaratıcısının bir olduğu kabul edilmekle beraber, O'na yakınlığı temin etmek ve O'nun katında şefaatçi olmak üzere Allah Teâlâ'yı bırakarak O'ndan başkasına, yani putlara ve heykellere tapmak, hiçbir fayda veya zarar veremeyecek olan bu cansız ve kıymetsiz eşyaya ibâdet etmektir."Veseniyye", yani Putperestlik denilen bu şekil, en âdi, kötü ve gülünç şirk şekli olması Ve İslâmiyetin zuhuru sırasında bütün dünyada salgın halinde bulunması sebebiyle, Kur'an-ı Kerîm'de en ağır kelimelerle sık sık zikredilmiş ve bu sapık inanç şiddetle yasaklanmıştır.(4)
-Şirkin diğer bir şekli de; bir kısım insanların kendi aralarından bazılarını "Rabb" olarak kabul etmeleri, onlara körü körüne inanarak Allah'ın emir ve nehiyleri yerine, onların emrettiklerini yapmaları, yasak kıldıklarını da yapmamalarıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de, Yahudilerin hahamlarını (yani kendi din adamlarım), Hıristiyanların da rahiplerini Allah'dan başka birer Rabb edindikleri, yani emir ve yasaklarını bırakarak, kendi din adamlarının emir ve yasaklarını tuttukları, halbuki bir tek Allah'a ibadetle emredilmiş oldukları beyan edilmektedir.(5)
Yukarıda zikredilen bu şirk nev'ileri, şu âyet-i kerimede gayet açık olarak şöylece özetlenmiştir.(6)
... Hiçbirimiz Allah'dan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şerik (ortak) koşmayalım. Allah'ı bırakıp içimizden bir kısmını kendimize Rab edinmeyelim.
Şirkin en kapalı görülen bir şekli de, yine Kur'an-ı Kerîm'de bildirilen, insanın kendi heves ve süflî arzularına körü körüne uymasıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de (7)
"Kendi heves ve arzularım mâbûd edinen kimseyi gördün mü?.."buyrulmaktadır suretiyle bu gibiler kötülenmişlerdir.
O halde, açık veya kapalı olan her türlü şirkten dikkatle kaçınmak lazımdır. Hakîkî Tevhîd'e ancak bu şekilde ulaşılır.
Allah'a şirk koşmanın bütün bu nev'ileri, bilhassa putperestlik, güneş, ay ve yıldızlara ve tabiat kuvvetlerine, iki veya daha çok ilaha tapmak ve Hristiyanların teslis akidesi, Kur'an-ı Kerîm'de şiddetle reddedilmiş, hakîkî tevhîd inancı bütün beşeriyete telkin edilmiştir. Böylece gerçek itaat ve ibadetin ancak Allah'a yapılacağı, Allah'ın emirlerini terk ederek, başka bir kimsenin emirlerine veya süfli arzularına itaat etmenin bir nevi şirk hükmünde olduğu, birçok ayetlerde beyan buyrulmuştur.(8)
Dipnotlar:
(1) Lokman, 13
(2) Nisa, 48
(3) Bakara, 29-30
(4) Bak: En'âm, 71. 136-138, 139; İbrahim, 30; Ankebut, 25; Araf. 191, 132. 195, 197; Hacc, 12. 13. 73; Meryem, 81: Furkan, 3: Sebe', 21; Fatır, 13. 14, 40; İsrâ, 56.
(5) Tevbe, 31
(6) Âl-i İmrân, 64
(7) Furkân, 43
(8) Ali Arslan Aydın, İslam İnançları, (Tevhid ve İlm-i Kelam), Gonca Yayınları: 289-291.
Comments
Post a Comment
Yorum İçin Teşekkürler...