Kabeyi Görünce Okunacak Dua Diyanet,Kabede Okunacak Dualar,Kabeyi Görünce Okunacak Dua-Nihat HATİPOĞLU,Kabeyi Görünce Okunan Dua,Kabeyi İlk Görünce Yapılacak Dua,Kabeyi Görünce Yapilacak Dua,Kabeyi İlk Görenin Duası,Kabeye Giderken Okunan Dua...
Allâhümme zid hâzel beyte teşriyfen ve taÅzıymen ve tekriymen ve mehâbeten ve zid men şerrefehü ve kerremehü mimmen Haccehü eviÅtemerahü teşriyfen ve tekriymen ve taÅzıymen ve birrâ* allâhümme entes selâmü ve minkes selâm* Hayyinâ rabbenâ bis selâm*
Türkçe Meali;
Allahım! Bu evin (Beyt) şerefini, yüceliğini, saygınlığını ve heybetini artır Hac ve umre yapanların şerefini, saygınlığını ve iyiliğini de artır
Allahım! Sen esenlik sahibisin, esenlik sendendir Ey Rabbimiz! Bizi esenlikle yaşat
Ayrıca bu dua da yapılabilir;
Mutlak olarak inanıyorum ki
Allah birdir
Ondan başka ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur
Mülk Onundur
eşi ve benzeri yoktur
hamd ve sena
Ona mahsustur ve
O her şeye kadirdir
Ey Kabenin
Rabbi olan Allahım
Her türlü küfür ve inkardan fakirlikten
kabir azabından
maddi ve manevi hastalıklardan sıkıntılardan
sana sığınırım
Allahım salat ve selam efendimiz
Hz.Muhammed Mustafa(sav) onun ehlibeyti ve ashabnın üzerine olsun
Allahım
Senin beytin olan
su Kabenin şeref hürmet azamet ve
yüceliğini artır
Allahım
Sen Selamsın selamet ve huzur ancak sendedir
Bizi de selamete erdir ve selamet diyarı olan
cennetine girmeyi nasip eyle
Kâbe’yi; ilk gördüğünde sus! Kâbe’nin ihtişamına bak, öyle bir nazarla bak ki, nasibine düşeni gözün, dilin, kulağın aklın ve gönlün yani bütün uzuvların birlikte yaşasın. Kâbe’desin artık telbiye yok. Dua var, duan da cenneti istemek, cehennemden azad olmayı temenni etmektir. Müslümanların durumu, mazlumların ahı, zalimlerin zulmünün şikâyeti, sıddıklarla, peygamberlerle beraber Allah’ın dostlarıyla haşr olma isteği bulunmalıdır.
Peki, ben şu anda Kâbe’deyim nasıl dua edeceğim, benim bugün duamda ne olmalı? Mânasını bilmediğim ve herkesin eline aldığı Arapça bir dua kitabı mı olmalı? Yoksa önümde mânasını bilmediğim birtakım insanların okuduğu duayı ben de yanlış bir şekilde tekrarlamalı mıyım? Ben niçin buradayım ey Rabbim! Yoksa ne istediğimi bilmiyor muyum? Yönünü kaybetmiş, sahrada dolaşan bir bedbaht mıyım? Neyim ben?
Tüm bunların cevabı bende olmalı! Niçin buradayım? Bugün her günden daha fazla Allah’ın rahmetine, şefkatine, kerem ve lütfuna muhtacım. Bugün burada öyle bir dua yapmalıyım ki, âlemlerin efendisi Hz. Muhammed’in ve Hz. Âdem’den itibaren tüm peygamberlerin yaptığı duayı yapmalıyım. Sahâbe-i kiramın, ulema-ı kibarın ve evliya-i cihanın dualarını yapmalıyım. Gökteki tüm meleklerin, hep beraberce “amin” diyecekleri bir dua ve niyazda bulunmalıyım.
Kâbe’yi gördüm. Allah’ın evi, dünyanın merkezi olan o muazzam Kâbe’yi... Ama ben daha hangi duayı ve nasıl bir dua yapacağımı bilmiyorum. Acaba hangi duayı yapsam? Bunca hata ve isyanlarıma rağmen duam bir karşılık bulur mu? Huzura nasıl varcak ve ne yüzle neyi isteyeceğim?
Evet, evet hatırladım. Mübarek bir zat, büyük bir âlim ve ulemanın kibarı İmam-ı Azam Ebû Hanife, bu dergahta yapacağı duayı o da unutuvermişti. Acaba ben de Ebû Hanife gibi “Ya Rabbi! Hangi duayı yapacağımı, senden ne isteyeceğimi şimdilik unuttum. Şöyle desem olur mu? Ya Rabbi! Şimdiye kadar yaptığım ve bundan sonra da yapacağım tüm dualarımı kabul eyle” mi demeliyim?
Halbuki Kâbe’yi ilk görenlerin duasının makbul olunaca-ğına dair birçok rivâyetler var; sen bunları biliyor muydun?
O zaman durma!
Tavaf edenlerin arasına karış.
Ayakların yer tutmasın,
kanatlan ve şereflilerin arasına gir,
ve şereflen, durma!
Kanatlıların ardına düş ve kanatlan,
uç uçabileceğin kadar...
Kendinden geçerek, kendini Allah’ın evinde ve emin beldesinde buluncaya kadar dön ve dönmeye yani tavaf etmeye, meleklerin arşı tavaf ettiği, Beyt-i Ma’muru tavaf ettiği gibi...
Kâbe’yi akıl ve şuur ötesi bir vecd ile ziyaret ve tavaf et..
Lafta mukaddes, kupkuru bir şekil gözüyle bakan ve huzurunda her laubaliliği işleyen gafillere ne demeli? Daha önce deve ve merkeblerin, bugün ise otübüs, minübüs ve arabaların geliş ve dönüşü gibi bir seyahat mi? Oraya gitmeden gafil, oraya varınca gafil, oradan dönünce de gafil olma sakın...
Peygamber ikliminden, peygamberler diyarından dönerken haz duymalı, sevinç ve mutluluklar tatmalıyız. bu tad öyle bir tad olmalı ki, damağımızda en son lezzet olarak hep o kalsın.
Kâbe’yi ilk görünce yapılan dua şöyledir:
لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاَّ باِللهِ العَظيِم ، لا اِلهَ اِلاَّ الله وَحْدَهُ لاَ شَريِكَ لَهُ ، وَلَهُ الْحَمدُ يُحْيي وَيُميِت ، وَهُوَ حَيٌّ لا يَموُت بِيَدِهِ اْلَخْير، وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْئٍ قَديِر، وَاِلَيْهِ اْلمَصِير، اللَّهُمَّ زِدْ هَذاَ الْبَيْتَ تَشْرِيفاً وَتَكْريِمًا وَتَعْظيِماً وَمَهابَةً وَبِرًّا وَ زِدْ يا رَبّ مِنْ شَرَفِهِ وَكَرَمِهِ وَعَظَمِه ِممَّن حَجَّهُ اَوْ اِعْتَمَرَهُ تَشْريِفاً وَتَعْظيِماً وَمَهاَبَتاً وَبِراًّ
Türkçe Meali;
Allahım! Bu evin (Beyt) şerefini, yüceliğini, saygınlığını ve heybetini artır Hac ve umre yapanların şerefini, saygınlığını ve iyiliğini de artır
Allahım! Sen esenlik sahibisin, esenlik sendendir Ey Rabbimiz! Bizi esenlikle yaşat
Ayrıca bu dua da yapılabilir;
Mutlak olarak inanıyorum ki
Allah birdir
Ondan başka ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur
Mülk Onundur
eşi ve benzeri yoktur
hamd ve sena
Ona mahsustur ve
O her şeye kadirdir
Ey Kabenin
Rabbi olan Allahım
Her türlü küfür ve inkardan fakirlikten
kabir azabından
maddi ve manevi hastalıklardan sıkıntılardan
sana sığınırım
Allahım salat ve selam efendimiz
Hz.Muhammed Mustafa(sav) onun ehlibeyti ve ashabnın üzerine olsun
Allahım
Senin beytin olan
su Kabenin şeref hürmet azamet ve
yüceliğini artır
Allahım
Sen Selamsın selamet ve huzur ancak sendedir
Bizi de selamete erdir ve selamet diyarı olan
cennetine girmeyi nasip eyle
Kâbe’yi; ilk gördüğünde sus! Kâbe’nin ihtişamına bak, öyle bir nazarla bak ki, nasibine düşeni gözün, dilin, kulağın aklın ve gönlün yani bütün uzuvların birlikte yaşasın. Kâbe’desin artık telbiye yok. Dua var, duan da cenneti istemek, cehennemden azad olmayı temenni etmektir. Müslümanların durumu, mazlumların ahı, zalimlerin zulmünün şikâyeti, sıddıklarla, peygamberlerle beraber Allah’ın dostlarıyla haşr olma isteği bulunmalıdır.
Peki, ben şu anda Kâbe’deyim nasıl dua edeceğim, benim bugün duamda ne olmalı? Mânasını bilmediğim ve herkesin eline aldığı Arapça bir dua kitabı mı olmalı? Yoksa önümde mânasını bilmediğim birtakım insanların okuduğu duayı ben de yanlış bir şekilde tekrarlamalı mıyım? Ben niçin buradayım ey Rabbim! Yoksa ne istediğimi bilmiyor muyum? Yönünü kaybetmiş, sahrada dolaşan bir bedbaht mıyım? Neyim ben?
Tüm bunların cevabı bende olmalı! Niçin buradayım? Bugün her günden daha fazla Allah’ın rahmetine, şefkatine, kerem ve lütfuna muhtacım. Bugün burada öyle bir dua yapmalıyım ki, âlemlerin efendisi Hz. Muhammed’in ve Hz. Âdem’den itibaren tüm peygamberlerin yaptığı duayı yapmalıyım. Sahâbe-i kiramın, ulema-ı kibarın ve evliya-i cihanın dualarını yapmalıyım. Gökteki tüm meleklerin, hep beraberce “amin” diyecekleri bir dua ve niyazda bulunmalıyım.
Kâbe’yi gördüm. Allah’ın evi, dünyanın merkezi olan o muazzam Kâbe’yi... Ama ben daha hangi duayı ve nasıl bir dua yapacağımı bilmiyorum. Acaba hangi duayı yapsam? Bunca hata ve isyanlarıma rağmen duam bir karşılık bulur mu? Huzura nasıl varcak ve ne yüzle neyi isteyeceğim?
Evet, evet hatırladım. Mübarek bir zat, büyük bir âlim ve ulemanın kibarı İmam-ı Azam Ebû Hanife, bu dergahta yapacağı duayı o da unutuvermişti. Acaba ben de Ebû Hanife gibi “Ya Rabbi! Hangi duayı yapacağımı, senden ne isteyeceğimi şimdilik unuttum. Şöyle desem olur mu? Ya Rabbi! Şimdiye kadar yaptığım ve bundan sonra da yapacağım tüm dualarımı kabul eyle” mi demeliyim?
Halbuki Kâbe’yi ilk görenlerin duasının makbul olunaca-ğına dair birçok rivâyetler var; sen bunları biliyor muydun?
O zaman durma!
Tavaf edenlerin arasına karış.
Ayakların yer tutmasın,
kanatlan ve şereflilerin arasına gir,
ve şereflen, durma!
Kanatlıların ardına düş ve kanatlan,
uç uçabileceğin kadar...
Kendinden geçerek, kendini Allah’ın evinde ve emin beldesinde buluncaya kadar dön ve dönmeye yani tavaf etmeye, meleklerin arşı tavaf ettiği, Beyt-i Ma’muru tavaf ettiği gibi...
Kâbe’yi akıl ve şuur ötesi bir vecd ile ziyaret ve tavaf et..
Lafta mukaddes, kupkuru bir şekil gözüyle bakan ve huzurunda her laubaliliği işleyen gafillere ne demeli? Daha önce deve ve merkeblerin, bugün ise otübüs, minübüs ve arabaların geliş ve dönüşü gibi bir seyahat mi? Oraya gitmeden gafil, oraya varınca gafil, oradan dönünce de gafil olma sakın...
Peygamber ikliminden, peygamberler diyarından dönerken haz duymalı, sevinç ve mutluluklar tatmalıyız. bu tad öyle bir tad olmalı ki, damağımızda en son lezzet olarak hep o kalsın.
Kâbe’yi ilk görünce yapılan dua şöyledir:
لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاَّ باِللهِ العَظيِم ، لا اِلهَ اِلاَّ الله وَحْدَهُ لاَ شَريِكَ لَهُ ، وَلَهُ الْحَمدُ يُحْيي وَيُميِت ، وَهُوَ حَيٌّ لا يَموُت بِيَدِهِ اْلَخْير، وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْئٍ قَديِر، وَاِلَيْهِ اْلمَصِير، اللَّهُمَّ زِدْ هَذاَ الْبَيْتَ تَشْرِيفاً وَتَكْريِمًا وَتَعْظيِماً وَمَهابَةً وَبِرًّا وَ زِدْ يا رَبّ مِنْ شَرَفِهِ وَكَرَمِهِ وَعَظَمِه ِممَّن حَجَّهُ اَوْ اِعْتَمَرَهُ تَشْريِفاً وَتَعْظيِماً وَمَهاَبَتاً وَبِراًّ
“Bütün güç ve kuvvet\ şanı yüce ve azamet sahibi Allah’a aittir.
Allah’tan başka ilâh yoktur. Ortağı da yoktur. Hamd O’na mahsustur. Dirilten ve öldüren O’dur. O Baki’dir. O ölümsüzdür. Hayırlar O’nun elindedir ve O her şeye kadirdir. Dönüş O’nadır.
Allah’ım! Bu evine daha fazla şeref, kerem ve azamet ver.
Ya Rabbi! Hac ve umre yapanlardan onu şereflendiren-lerin şerefini, ona saygı gösterenlerin saygınlığını, onu yüceltenlerin heybetini ve iyiliğini artır."
Allah’tan başka ilâh yoktur. Ortağı da yoktur. Hamd O’na mahsustur. Dirilten ve öldüren O’dur. O Baki’dir. O ölümsüzdür. Hayırlar O’nun elindedir ve O her şeye kadirdir. Dönüş O’nadır.
Allah’ım! Bu evine daha fazla şeref, kerem ve azamet ver.
Ya Rabbi! Hac ve umre yapanlardan onu şereflendiren-lerin şerefini, ona saygı gösterenlerin saygınlığını, onu yüceltenlerin heybetini ve iyiliğini artır."
Comments
Post a Comment
Yorum İçin Teşekkürler...