Oturarak Uyumanın Abdesti Bozmaması;
Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Peygamber (s.a.v.) bir adamla gizlice konuştuğu sırada namaz için kamet getirilmişti. Fakat gizli konuşmaya devam etti. Öyle ki sahabileri, beklemeye dayanamayıp uyuyakalmışlardı. Konuşması bittikten sonra gelip abdest aldırmadan onlara namaz kıldırdı.” [425]
Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.)'in sahabileri, (mescitte) uyurlar, sonra abdest almadan namaz kılarlardı.” [426]
Bu hadisin diğer varyantlarından anlaşıldığına göre; sahabiler, yatsı namazını kılmak üzere toplanmışlar, namaz için kamet getirilmişti. Tam bu sırada bir kavmin büyüğü olduğu söylenen birisi gelip Resulullah (s.a.v.)'le bir meseleyi görüşmek istemişti. O da mescidin bir kenarına çekilip onunla uzun uzun görüşmüş ve onu İslam'a kazandırmaya çalışmıştı. Bundan dolayı sahabiler uyuya kalmışlardı. Resulullah (s.a.v.) konuşmayı bitirdikten sonra gelip onlara namaz kıldırmıştı.
Bu hadis, oturarak uyumanın abdesti bozmadığını göstermektedir.
Uyku hakkında alimlerden çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Saîd İbnu'l-Müseyyeb, Ebu Miclez gibi bazı kimselere göre uyku hiçbir surette abdesti bozmaz.
İmam Şafiî'ye göre ise namazda uyumak abdesti bozmaz, fakat namaz dışında uyumak abdesti bozar.
Ebu Hanife'ye göre ise uyku rüku', secde, kıyam ve oturma gibi gerek namazda olsun ve gerekse namaz dışında olsun abdest bozulmaz. Yalnız bir şeye dayanarak yada sırt üstü yatarak uyuyan kimsenin abdesti bozulur.
Yine bu hadiste; bir yerde bir kimseyi yalnız bırakıp ta iki kimsenin gizli konuşmanın yasak edilmesine rağmen burada bir topluluğun huzurunda iki kişinin gizlice konuşmalarının caiz olduğu, zaruret gereği farz namaz ile kametin arasını ayırmanın caiz olduğu, bir çok mesele bir araya geldiğinde önce en önemli olanın çaresine bakılmasının caiz olduğu belirtilmektedir.
[425] Buharı, İsti'zan 48.
[426] Buhârî, Ezan 17; Tirmizî, Taharet 57, 78.
2. Kaynağa Göre:
Uyku abdesti bozar. Çünkü uyku ile birlikte his kaybolur. Ağır uykunun veya kısa sürmeyen bir uyumanın abdesti bozduğunun delili, Hz. Ali (r.a.)'nin rivayet ettiği Peygamber (a.s.m)'in,
"Göz makatın bağıdır. Bu bakımdan uyuyan bir kimse abdest alsın." hadisi ile Hz. Muâviye tarafından rivayet edilen,
"Göz makatın bağıdır. Gözler uyuduğu vakit bu bağ çözülmüş olur." şeklindeki hadislerdir. Her iki hadis-i şerif de uyku sebebiyle abdestin bozulacağına ihtimal teşkil ettiğinin delilidir.
Fakihler uykunun abdest bozucu olduğu konusunda farklı görüşlere sahiptir ki, Nevevî bu görüşleri Müslim'in Şerhi'nde (1,73) zikretmiştir. Bunlardan birbirine yakın ve ancak yelin çıkışına delil sayılabilecek uykunun derinliğini açıklamakta farklılık bulunan iki görüşü seçiyoruz. Söz konusu bu iki görüş aşağıdaki şekilde dile getirilmektedir.
Birinci görüş Hanefilerle Şafiîlerin görüşüdür:
Abdesti bozan uyku kalçanın yere iyice oturmadığı veya yanı üzere yaslanarak veya her hangi bir şeyin üzerine kapanmış olarak uyumaktır. Çünkü yanı üzere yatmak ve benzeri hâller mafsalların gevşemesinin sebebidir. Ancak kalçasını yere, bir bineğin sırtına ve buna benzer bir zemine yerleştirmiş olarak oturup uyuyan bir kimsenin abdesti bozulmaz.
Herhangi bir şeye yaslanıp, yaslandığı bu şey çekildiği takdirde düşecek olursa ve kalçaları da yerde değilse, Hanefîlere göre abdesti bozulur. Çünkü bu şekilde bir yaslanma ile gevşeme hâli, nihaî noktasına ulaşır. Ancak Şafîîlere göre kalçaları yere iyice oturmuş ise, abdesti bozulmaz, çünkü böyle bir durumda her hangi bir şeyin çıkmayacağından emin olunmaktadır. Buna göre her iki mezhepte de hüküm aynıdır.
"Göz makatın bağıdır. Bu bakımdan uyuyan bir kimse abdest alsın." hadisi ile Hz. Muâviye tarafından rivayet edilen,
"Göz makatın bağıdır. Gözler uyuduğu vakit bu bağ çözülmüş olur." şeklindeki hadislerdir. Her iki hadis-i şerif de uyku sebebiyle abdestin bozulacağına ihtimal teşkil ettiğinin delilidir.
Fakihler uykunun abdest bozucu olduğu konusunda farklı görüşlere sahiptir ki, Nevevî bu görüşleri Müslim'in Şerhi'nde (1,73) zikretmiştir. Bunlardan birbirine yakın ve ancak yelin çıkışına delil sayılabilecek uykunun derinliğini açıklamakta farklılık bulunan iki görüşü seçiyoruz. Söz konusu bu iki görüş aşağıdaki şekilde dile getirilmektedir.
Birinci görüş Hanefilerle Şafiîlerin görüşüdür:
Abdesti bozan uyku kalçanın yere iyice oturmadığı veya yanı üzere yaslanarak veya her hangi bir şeyin üzerine kapanmış olarak uyumaktır. Çünkü yanı üzere yatmak ve benzeri hâller mafsalların gevşemesinin sebebidir. Ancak kalçasını yere, bir bineğin sırtına ve buna benzer bir zemine yerleştirmiş olarak oturup uyuyan bir kimsenin abdesti bozulmaz.
Herhangi bir şeye yaslanıp, yaslandığı bu şey çekildiği takdirde düşecek olursa ve kalçaları da yerde değilse, Hanefîlere göre abdesti bozulur. Çünkü bu şekilde bir yaslanma ile gevşeme hâli, nihaî noktasına ulaşır. Ancak Şafîîlere göre kalçaları yere iyice oturmuş ise, abdesti bozulmaz, çünkü böyle bir durumda her hangi bir şeyin çıkmayacağından emin olunmaktadır. Buna göre her iki mezhepte de hüküm aynıdır.
Namazda kıyamda, rükû veya sücutta iken ve namazın dışındaki bu hâllerde olup uyumak ile abdest bozulmaz. Çünkü nispeten kendisini tutmak özelliği devam etmektedir. Çünkü bu durum ortadan kalkacak olursa düşer, dolayısıyla tam bir gevşeme hasıl olmaz.
Buna dair delilleri bir takım hadislerdir ki; İbni Abbas'ın rivayet ettiği şu hadis onlardan birisidir: "Secde hâlinde iken uyuyan bir kimseye, yanı üzere yatmadığı sürece abdest almak gerekmez. Yanı üzere yattığı takdirde ise mafsalları gevşemiş olur."
Bir başka lafızda ise bu rivayet şöyledir;
Buna dair delilleri bir takım hadislerdir ki; İbni Abbas'ın rivayet ettiği şu hadis onlardan birisidir: "Secde hâlinde iken uyuyan bir kimseye, yanı üzere yatmadığı sürece abdest almak gerekmez. Yanı üzere yattığı takdirde ise mafsalları gevşemiş olur."
Bir başka lafızda ise bu rivayet şöyledir;
"Oturarak uyuyan kimsenin abdest almasın agerek yoktur. Çünkü abdest alma gereği yanı üzere yatarak uyuyan kimse içindir. Zira yanı üzere yatarak uyuyan kimsenin mafsalları gevşer."
Beyhakî'nin rivayetlerinden birisinde de şöyle denilmektedir: "Oturarak, ayakta veya secde ederek uyuyan bir kimse yanını yere koymadığı sürece abdest almak vacip olmaz."
Buna dair delillerden birisi de Hz. Enes'in rivayet ettiği şu hadistir: "Resulullah (a.s.m)'ın ashabı yatsı namazını beklerlerken oturarak uyurlar, sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı."
Bu hadis-i şerif aynı zamanda az bir uykunun abdesti bozmadığının delilidir.
Bu delillerden bir diğeri ise Amr b. Şuayb'ın babasından, onun da dedesinden rivayet ettiği şu hadistir:
"Oturarak uyuyan kimsenin abdest almasına gerek yoktur. Ancak yanını yere koyarak uyuyan kimsenin abdest alması gerekir."
Kemal b. el-Humâm yukardaki hadislerle ilgili olarak şöyle der: Sen zikretmiş olduğumuz bu hadisler üzerinde düşünecek olursan, bu hadislerin hasen derecesinden daha aşağıya inmediğini göreceksin.
İkinci görüş Malikilerle Hanbelîlerin görüşüdür.
Az veya hafif uyku abdesti bozmaz, ağır uyku ise abdesti bozar. Malikîlerin kullandıkları ifadeler şöyledir: Ağır uyku kısa zaman sürse dahi abdesti bozar. Hafif uyku ise uzun zaman sürse dahi abdesti bozmaz.
Ağır uyku kişinin sesleri yahut da elinde bulunup da düşen şeyi ya da ağzından salyasının akmasını ve benzeri hususları farketmediği uykudur. Bunları farkedecek olursa, bu uyku hafif uyku olur. Delilleri ise az önce geçen Hz. Enes'in rivayet ettiği hadistir: "Resulullah (a.s.)'ın ashabı yatsı namazını beklerlerdi. (Uykudan dolayı) başları önlerine düşer, sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı."
İbni Abbas'ın rivayet ettiği şu hadis de delilleri arasındadır:
"Teyzem Meymûne'nin yanında uyudum. Resulullah (a.s.) namaz kılmak üzere kalktı. Ben de onun sol tarafına durdum. Elimden tutup beni sağ tarafına durdurdu. Uykuya dalacak gibi olduğumda benim kulak yumuşağımı yakalardı."
İbni Abbas devamla dedi ki: "Böylece on bir rekât namaz kıldı."
Bu iki hadis-i şerifte, az uykunun abdesti bozmayacağına dair açık bir delâlet bulunmaktadır.
Beyhakî'nin rivayetlerinden birisinde de şöyle denilmektedir: "Oturarak, ayakta veya secde ederek uyuyan bir kimse yanını yere koymadığı sürece abdest almak vacip olmaz."
Buna dair delillerden birisi de Hz. Enes'in rivayet ettiği şu hadistir: "Resulullah (a.s.m)'ın ashabı yatsı namazını beklerlerken oturarak uyurlar, sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı."
Bu hadis-i şerif aynı zamanda az bir uykunun abdesti bozmadığının delilidir.
Bu delillerden bir diğeri ise Amr b. Şuayb'ın babasından, onun da dedesinden rivayet ettiği şu hadistir:
"Oturarak uyuyan kimsenin abdest almasına gerek yoktur. Ancak yanını yere koyarak uyuyan kimsenin abdest alması gerekir."
Kemal b. el-Humâm yukardaki hadislerle ilgili olarak şöyle der: Sen zikretmiş olduğumuz bu hadisler üzerinde düşünecek olursan, bu hadislerin hasen derecesinden daha aşağıya inmediğini göreceksin.
İkinci görüş Malikilerle Hanbelîlerin görüşüdür.
Az veya hafif uyku abdesti bozmaz, ağır uyku ise abdesti bozar. Malikîlerin kullandıkları ifadeler şöyledir: Ağır uyku kısa zaman sürse dahi abdesti bozar. Hafif uyku ise uzun zaman sürse dahi abdesti bozmaz.
Ağır uyku kişinin sesleri yahut da elinde bulunup da düşen şeyi ya da ağzından salyasının akmasını ve benzeri hususları farketmediği uykudur. Bunları farkedecek olursa, bu uyku hafif uyku olur. Delilleri ise az önce geçen Hz. Enes'in rivayet ettiği hadistir: "Resulullah (a.s.)'ın ashabı yatsı namazını beklerlerdi. (Uykudan dolayı) başları önlerine düşer, sonra da abdest almaksızın namaz kılarlardı."
İbni Abbas'ın rivayet ettiği şu hadis de delilleri arasındadır:
"Teyzem Meymûne'nin yanında uyudum. Resulullah (a.s.) namaz kılmak üzere kalktı. Ben de onun sol tarafına durdum. Elimden tutup beni sağ tarafına durdurdu. Uykuya dalacak gibi olduğumda benim kulak yumuşağımı yakalardı."
İbni Abbas devamla dedi ki: "Böylece on bir rekât namaz kıldı."
Bu iki hadis-i şerifte, az uykunun abdesti bozmayacağına dair açık bir delâlet bulunmaktadır.
Comments
Post a Comment
Yorum İçin Teşekkürler...