Riya Nedir,Riyadan Nasıl Kurtuluruz? |
Riya, Allah için yapılması gereken amel ve ibadeti kullara gösteriş olsun diye yapma anlamında ahlak terimidir.
Sözlükte “görmek” anlamındaki re’y kökünden türeyen riyâ (riâ’), hadislerde ve ahlaka dair eserlerde süm‘a (şöhret peşinde olma) kelimesiyle birlikte “saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevi amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranma” şeklinde açıklanır.
Riya;
- “Allah’tan başkasının hoşnutluğunu kazanma düşüncesiyle amelde ihlâsı terketme” (et-Tarîfât, “riyâ” md.);
- “Allah’a itaat eder görünerek kulların takdirini kazanmayı isteme”(Gazzâlî, İhya, III, 297);
- “İbadeti Allah’tan başkası için yapma, ibadetleri kullanarak dünyevi çıkar peşinde olma; Allah’ın emrini yerine getirmek maksadıyla değil insanlara gösteriş olsun diye iyilik yapma” (Kurtubî, V, 422; XX, 212);
- “İnsanların görmesi ve takdir etmesi için ibadeti açıktan yapma” (İbn Hacer, XXIV, 130) vb. şekillerde tanımlanmıştır.
Kuran-ı Kerîm’de riya kavramı üç ayette isim (Bakara 2/264; Nisâ 4/38; Enfâl 8/47), iki ayette fiil (Nisâ 4/142; Mâûn 107/6) olarak yer almaktadır.
İlk iki ayette ibadet niyeti taşımadan, Allah rızasını gözetmeden, sadece gösteriş olsun diye sadaka verenler, üçüncü ayette gösteriş ve şöhret için savaşa katılanlar, diğer ikisinde gösteriş için namaz kılanlar kınanmıştır.
Hadislerde hem riya kelimesi hem türevleri geçmektedir. Hz. Peygamber (asm), “Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum” demiş,“Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?” sorusuna,“Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar” cevabını vermiştir. (Müsned, IV, 124)
Bir kutsî hadiste Cenâb-ı Hak, “İşlediği bir amelde benden başkasını bana ortak koşan kişiyi de onun şirkini de reddederim” buyurmuştur (Müsned, II, 301, 435; Müslim, Zühd, 46; İbn Mâce, Zühd, 21)
Resûl-i Ekrem riyayı “küçük şirk” diye nitelemiş, Allah’ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara,“Ey riyakârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?” şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştir (Müsned, V, 428, 429)
Diğer bir hadiste, dünyada Allah’ın kendilerine nimetler ihsan ettiği kimselere uhrevî hesap sırasında bu nimetlere karşılık ne gibi ameller işlediklerinin sorulacağı;
- Bunlardan bazılarının şehid oluncaya kadar O’nun uğrunda savaştıklarını,
- Bazılarının O’nun rızası için ilim öğrendiklerini, Kuran okuduklarını,
- Bazılarının da O’nun rızası için cömertçe hayırlar yaptıklarını söyleyecekleri,
ancak bu amelleri gerçekte gösteriş için yaptıklarının kendilerine bildirileceği ve sonunda hak ettikleri cezaya çarptırılacakları belirtilmektedir. (Müsned, II, 322; Müslim, İmâre, 152; Nesâî, Cihâd, 22)
Bir hadiste de ibadet ve hayırlarıyla şöhret peşinde olanların gizli kötülüklerinin Allah tarafından teşhir edileceği, riya ile amel edenlerin riyakârlığının açığa vurulacağı ifade edilmektedir. (Müsned, V, 270; Buhârî, Riķāķ, 36, Ahkâm, 9; Müslim, Zühd, 47, 48)
Ayet ve hadislerde bildirilen manevî tehlikeleri dolayısıyla ahlâk ve tasavvuf kaynaklarında riya konusuna özel bir önem verilmiştir. Riya konusunu sistemli bir şekilde ele alan ilk alimlerden Hâris b. Esed el-Muhâsibî, er-Riâye li-huķūķıllâh adlı eserinde konuya geniş bir bölüm ayırmış (s. 153-306); riyanın tanımı ve mahiyeti, çeşitleri, niyet, ihlâs ve hayâ ile ilgisi, riyakârlığın psikolojik sebepleri, ahlâk bakımından zararlı sonuçları, riyakârlığın alâmetleri gibi hususlar üzerinde durmuştur.
Muhasibî riyanın ağır ve hafif derecelerinin bulunduğunu belirtir. Ağır olanı, kulun Allah için yapılması gereken ameli insanlara gösteriş için yapması, hafif olanı da sırf Allah için yapılması gereken ibadeti hem Allah’ın hem kulların hoşnutluğunu kazanmak için ifa etmesidir. (a.g.e., s. 163-178)
Riya duygusunun dışa yansımasının beş şeklinden söz eden Muhasibî bunları beden, dış görünüş, söz, amel ve sosyal çevreyle ilişkilere dindarlık süsü verme diye sıralamaktadır.
Örneğin, bir kimsenin;
- Ahiret endişesi taşıdığını göstermek için yüzüne kederli bir görüntü vermesi;
- Oruçlu olduğu bilinsin diye sesi kısılmış, gözlerinin feri sönmüş bir hal takınması;
- Abidler ve zahidler gibi saçı başı dağınık görünmesi;
- Konuşmalarında hikmet sahibi, âlim ve zikir ehli bir kimse olduğu izlenimi uyandırmaya çalışması;
- Rükû ve secde gibi rükünlerde uzun süre durarak namazı uzatması, kezâ oruç ve hac gibi ibadetlerinde titiz bir dindar görüntüsü sergilemesi;
- İlim ve din ehlinden olduğunu, ilimde ve dinde yüksek bir mertebede bulunduğunu hissettirmek amacıyla âlimler ve abidlerle düşüp kalkması
bu beş şeklin örnekleri arasında yer alır.
Muhâsibî dünya hayatına düşkün kişilerde sayılan beş yolla gösteriş yaptığını ancak dindarlık süsü verilerek yapılan riyakârlığın bundan daha kötü olduğunu belirtir.
Muhasibî’nin eserinden geniş ölçüde yararlandığı anlaşılan Gazzâlî’nin İhyâü ulûmi’d-dîn’de konuya dair psikolojik ve pedagojik açıdan dikkat çekici tahliller yaptığı ve bu husustaki İslâmî telakkinin bir özetini sunduğu görülmektedir.
Gazzâlî, eserinin kırk ana bölümünden biri olan “Mevki Hırsı ve Riyanın Yerilmesi” başlığı altında (III, 274-335) insanlardaki mevki tutkusunu derin bir vukufla inceledikten sonra bu tutkunun bir neticesi olarak gördüğü;
- Riyaya dair ayet ve hadisleri zikretmiş,
- Din büyüklerinin sözlerinden örnekler vermiş,
- Ardından riyanın tanımı, mahiyeti ve dışa vurum yolları, günah olması yönünden dereceleri, riyanın tedavisi;
- Günahları alenî olarak yapmanın veya saklamanın, riya olur korkusuyla ibadetleri terk etmenin dinî hükmü;
- Kulun her durumda amellerini sadece Allah’ın bilmesine önem vermesi gerektiği
gibi konular üzerinde durmuştur.
Gazzâlî ayrıca amellerin kabul edilmesine etkisi bakımından riyanın farklı derecelerini sıralamıştır.
Burada gösteriş kastı arttıkça riyanın zararının artacağı, Allah rızası, ibadet niyeti ve sevap beklentisi arttıkça riyanın zararının azalacağı anlatılmaktadır.
En tehlikeli riya, kalpte yalnız Allah’a gösterilmesi gereken tazimi Allah’tan başkasına gösteren kişinin riyasıdır; çünkü bu kişi Allah’a itaat ediyor gibi görünse de gerçekte başkasına itaat etmektedir. Bundan dolayı riya gizli şirk kabul edilmiştir. (İhya, III, 301-305)
Başta mutasavvıflar olmak üzere diğer İslâm âlimleri tarafından da riya gizli şirk veya münafıklık sayılmıştır.
İbn Hazm riya ve şöhret tutkusunu şirke yakın bir kötülük kabul eder. (el-Aħlâķ, s. 38)
Kuşeyrî’nin naklettiğine göre Fudayl b. İyâz kınanma kaygısıyla ameli terk etmenin riya, insanlara gösteriş olsun diye amel etmenin şirk, bu iki kusurdan kurtulmanın ihlâs olduğunu söylemiştir. (er-Risâle, II, 446)
Sûfîlere göre riyakâr insan münafığa benzer. Riya, Allah’ın himayesine mazhar olanlar dışındaki insanların içinde karınca gibi kımıldar durur (Cemâleddin eş-Şâzelî, s. 42, 43)
Bu sebeple riya duygusunu ancak ihlâs ehli tanıyabilir, ne kadar zararlı olduğunu da amellerini boşa çıkarmaktan korkan inayet ehli kavrayabilir (Serrâc, s. 290; Muhâsibî, Âdâbü’n-nüfûs, s. 148-149)
Riyanın Belirtileri Nelerdir?
Riyanın belirtileri ile ilgili; Ali b. Ebû Tâlib (r.a) der ki: Riyakârın dört belirtisi vardır:
1.Tek başına olduğunda amellerinde tembel ve gevşek davranır.
2.Halk arasında olunca amellere karşı şevki ve neşesi artar.
3.Övülünce amelini artırır.
4.Kötülenince azaltır.
Riyadan Nasıl Kurtuluruz?
Birincisi,En başta, sık sık ölümü hatırlamak gelir. Kabre gireceğini, orada yalnız başına kalacağını düşünen insan riyadan bir derece kendini kurtarır.
Riyanın belirtileri ile ilgili; Ali b. Ebû Tâlib (r.a) der ki: Riyakârın dört belirtisi vardır:
1.Tek başına olduğunda amellerinde tembel ve gevşek davranır.
2.Halk arasında olunca amellere karşı şevki ve neşesi artar.
3.Övülünce amelini artırır.
4.Kötülenince azaltır.
Riyadan Nasıl Kurtuluruz?
Birincisi,En başta, sık sık ölümü hatırlamak gelir. Kabre gireceğini, orada yalnız başına kalacağını düşünen insan riyadan bir derece kendini kurtarır.
İkincisi, ihsan duygusudur. Yani, Allah beni görüyor, O, bana bakıyor diye düşünmektir. Bu da bir derece insanı kurtarır.
Üçüncüsü, tefekkürdür. Yani, insan kendisinin nereden geldiğini, bir damla sudan nasıl yaratıldığını, nereye gideceğini, nasıl bir akıbetle karşılaşacağını, kendi hesabını mutlaka kendisinin vermek zorunda kalacağını, başkasının yardımının söz konusu olamayacağını düşünerek riyadan sıyrılabilir.
Dördüncüsü, tabiî davranmaktır. Yani nasılsanız öyle hareket etmeniz de riyadan kurtulmanıza yardımcı olur.
Beşincisi, duadır. Dua ederek riyadan kurtulmak için Allah’a sığınırsınız.
Comments
Post a Comment
Yorum İçin Teşekkürler...