Ana içeriğe atla

Oy Kullanmak Şirk midir?

Seçimlerde Oy Kullanmak Şik midir?,Oy Kullanmak Günahmıdır?,Oy Kullanmak Şirk midir Video?,Alparslan Kuytul Oy Kullanmak,Oy Kullanmak Şirktir,Oy Kullanmak Caiz mi?,Oy Kullanmak Şirkmidir?,Oy Vermek Şirk midir Cübbeli?..

Oy Kullanmak Şirk midir

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde,insanlar yasama meclislerine üye seçmek için oy kullanmaktadırlar.İnsanlar yıllardır, kendileri gibi insanlara, idare ve yönetme yetkisini, kanun ve yasa çıkarma hakkını vermekte, diğer bir ifade ile kendi RABB'lerini seçmektedirler. Bununla beraber bu kimseler, kendilerini de Müslüman olarak nitelendirmekte, kendilerini islama nispet etmelerinin doğal bir sonuc olarak da namaz, oruc, zakat ve hac gibi ferdi ibadetlerde bulunmaktadırlar.
Diğer taraftan işin daha üzücü olan tarafı ise,toplum içerisinde gerek resmi hizmete mahsus din adamları, gerek resmi otorite ile direkt bağı bulunmayan sözde alimler böyle bir fiilin, sahibini dinden çıkarmadığını ve hatta Müslümanlara yakın bir partinin desteklenmesi gerektiğini hararetle savunmaktadırlar. 

Bir taraftan belirli seçim dönemlerinde yasama yetkisini insanlara devretmenin sahibini dinden çıkaracağı gerçeği, diğer taraftan ise,toplumda sözde ilim adamı olarak bilinen kimselerin tağutu ret ilkesi ile temelden çelişen böyle bir davranışı caiz ve hatta vacip görmeleri, ister istemez konu üzerinde bir karmaşıklığa yol açmaktadır.
İşte bu bu karışıklığı gidermek adına,konu bütün yönleri ile ele alınmalıdır.Bundan dolayı, öncelikle yapılan bu fiilin içeriği net olarak ortaya konulmalı, daha sonrada İslam’ın hükmü ortaya konulmalıdır.Deliller inşallah gereği gibi izah edilecektir.

Malum olduğu üzere gerek üzerinde yaşadığımız ülkede (Türkiye’de), gerekse diğer bir çok ülkelerde demokratik bir yönetim anlayışı mevcuttur. Demokratik yönetim şeklinin ise vaz geçilmez unsuru ise insandır. Zira, demokrasi daha işin başında halkın idaresi anlamına geldiği için, demokrasinin işlevi ancak halkın katılımı ile mümkündür. 
Bununla beraber demokratik yönetim anlayışına göre hakimiyet, Allah’ın değil (haşa) halkın elindedir, ancak bir bölgede bulunan insanların tamamını yönetme ve idare işini hep birden üstlenmeleri mümkün değildir. Bunun için insanlar belirli seçim dönemlerinde kendileri için yasa ve kanun çıkartacak, bu kanunları yürürlüğe koyacak, toplumu sevk ve idare edecek yöneticileri seçmek üzere sandık başına giderek kendilerine en uygun gördükleri kişi yada kişileri seçerler...
Bu şekilde halk elinde bulundurduğu hakimiyet yetkisini, milletin vekili olarak bilinen parlamenterlere devretmiş olur. İş başına gelen yöneticiler ise, demokrasinin bir gereği olarak çoğunluk prensibine dayalı bir yönetim anlayışı ile kendi heva istek ve arzularına göre çıkardıkları kanunlarla toplumu yönetirler. 
Burada asıl nokta:Bu seçimle iş başına gelen idarecilerin yasama yetkilerini ancak çoğunluğun görüşlerine göre kullanmalarıdır.Şurası kesindir ki; kanun ve yasalar çıkarılırken Allah’ın indirdiği esasların onlar için zerre kadar bir değeri ve önemi yoktur. Kısacası itibar edilen Allah’ın indirdiği hüküm ve yasalar değil, çoğunluğun görüşüne göredir.yapıştıkları ilkelerden asla taviz vermezler.

 İşte bu şekilde, gerek üzerinde yaşadığımız Türkiye de,gerekse diğer ülkelerde Allah’ın indirdiği hükümlere kesinlikle hiçbir şekilde itibar edilmeyen parlemontalara- meclislere üye seçme adına yapılan bu tür seçimlere katılmak tağutu reddetmek ilkesiyle temelden çelişen bir durumdur ve bu kişiyi İslam dairesinin dışına çıkarır.

Zira burada Allah-u Teala’ya ait bir yetkinin tamamen Allah’ın dışında bir merci verilmesi vardır ki, işte böylesine bir tutum ŞİRK’in ta kendisidir. Zira ŞİRK, Allah’a rububiyetinde, uluhiyetinde, fiilerinde ve sıfatlarında ortak koşmak anlamındadır.Kim Allah-u Tela’ya ait bir sıfatı Allah’tan başkasına verirse direkt olarak Allah’a ortak koşmuş olur.Şimdi bunu daha iyi anlayabilmemiz ,için örneklendirmeler yapmamız sanırsam daha faydalı olacaktır.

İnsanların ihtiyaçlarında onların dualarına icabet edebilecek yegane ilah ALLAH-U TEALA’dır. Her kim bollukta ve darlıkta Allah’a ait olan bu vasfı, Allah’tan başkalarına verirse, Peygamberlerin, Salih kimselerin, ermiş veya evliyaların,şeyhlerinin , hatta cebrailin dahi sıkıntı anında kendisinin duasına icabet edebileceğini iddia ederse, açıkça Allah’a ortak koşmuş olur. Aynı şekilde Gaybı ancak Allah bilir. Allah’ın bildirdikleri hariç ki bunlarda peygamberlerdir, Allahtan başkasının gaybı bilmesi kesinlikle mümkün değildir. Her kim Allahtan başkasına bu sıfatı verir, bir insanında gaybı bileceğini iddia ederse açık bir şekilde müşriklerden olur.

Aynı şekilde, inanların yaşantılarında uymaları gereken kurallar bütününü belirleme, fertsel ve toplumsal davranışlarda kaçınılması gereken yasakları ortaya koyma hakkı, diğer bir ifade ile HAKİMİYET,yönetme ve idare etme yetkisi ancak ve ancak Allah-u Teala’nın tekelindedir. Alah’tan başka hiçbir kimsenin, yasa koyma, kanun çıkarma yetkisi yoktur. Allah’u teala son Resul Muhammed (s.a.v)’i göndermiş, kitabını indirmiş ve hükmün sadece kendisine ait olmasından dolayı kitabında insanların uyması gereken kuralları kesin bir dille belirlemiştir. 
Kim ki, Allah-u Tela’ya ait olan bu yetkiyi Allah’tan alıp beşere tahsis ederse kelimenin tam anlamıyla. Allahtan başka ilahlar edinmiş, Allah’a ortak koşanlardan olmuş olur.. Bu eylemin karşılığı şirk koşmak demektir. Bu da kişiyi müşrik yapar.

Hep beraber okuyalım bakalım. Rabbimiz bizlere kur’anda nasıl bildirmiş

“Hüküm ancak Allah’a aittir. O kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat, insanların çoğu bilmezler”. ( Yusuf suresi- 40 ayet )

“Hüküm ancak Allah’ındır.Ben ona tevekkül ettim. Tevekkül edenlerde yalnız ona tevekkül etsinler.”(Yusuf suresi-67-ayet )

“Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu,Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum.” (Şura suresi-10- ayet)

“ Sen Allah’la beraber başka bir ilaha ibadet etme.Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas suresi-88- ayet )

“Size kitab’ı (Kur’an-ı) hak olarak indiren O iken, ben Allah’tan başka ilah mı arayacağım?” (En’am suresi -114- ayet )

Dikkat edilirse tüm bu ayetlerde Allah-u Teala’nın hakimiyeti, ancak Allah’a ibadet etmek ve Allahtan başka bir ilaha ibadet etmemekle, dosdoğru dine tabi olmakla, ancak ve ancak Allah-u Tela’yı Rab edinmekle birlikte zikir edilmektedir. Zira, insanların Hakimiyet hakkını, yasama yetkisini Allah-u teala’ya ait kılmaları ile mümkündür... Yasama, kanunlar çıkarıp hükümler belirleme yetkisinin Allah’tan alınıp insanlara verilmesi ise, Allahtan başka bir ilaha tapmak, Allah ile beraber başkasını rab edinmektir. Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:

“ O’nun hükmünde hiçbir ortağı yoktur.” (Kehf suresi-26 ayet )

Bu ayette ise Allah cc., hakimiyet noktasında hiçbir ortağının olmadığını vurgulamaktadır.Yüce Allah cc. Hüküm konusunda hiç kimsenin kendisine asla ortak olmasını kabul etmez.Hüküm sadece Allah’a aittir.O’ndan başka hiç kimsenin kesinlikle hüküm verme yetkisi yoktur. HELAL, Allah’ın helal kıldığı,HARAM, Allah’ın haram kıldığıdır.HAK-DİN, Allah’ın( c.c) koyduğu şeriattır. İhtilaflı meselelerde sadece o’nun verdiği hüküm geçerlidir.

Bu konuya dair şehid seyyid kutub şöyle demektedir:

Dilleri ise, Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed’in (s.a.v) Allah’ın kulu ve resulu olduğunu söyleyip, diğer taraftan ise bireysel davranışlarında evlenme, boşanma, ve miras gibi konularda allah’ın vahyine tabi oldukları için kendilerini Müslüman diye isimlendirenler, bunula beraber bunu dışındaki konularda Allah’ın kitabına göre şekillenmemiş uyduruk kanun ve nizamlara itaat edenler…. Allah’ın Kitabında izin vermediği halde, Allah’ın Kitabına muhalif olan yasalara ve kanunlara itaat edenler…İsteyerek veya istemeyerek bu çağdaş putlarının kendilerinden istedikleri görevleri yerine getirme noktasında tüm değerlerini feda edenler… bu kutsal değerleri ile çağdaş tağutların istekleri çeliştiği zaman , Allah’ın emirlerini kulak arkası yapıp bu çağdaş tağutların emirlerini yerine getirenler... EVET, KENDİLERİNİ MÜSLÜMAN VE ALLAHIN DİNİNE MENSUP ZANNEDİP DE TÜM BU FİİLLERİ YAPANLAR,KAFALARINI YASTIKLARINDAN KALDIRIP, BİR AN ÖNCE UYANMAK VE NE KADAR BÜYÜK BİR ŞİRK BATAKLIĞININ İÇİNDE OLDUKLARINI GÖRMEK ZORUNDADIRLAR.

Şirk ve müşriklik, rabb’lık noktasında Allah’tan başka bir rabb’ın yaratan, rızık veren, öldüren vb. varlığına inanmakla ortaya çıkmaz. Allah ile beraber veya Allah’ın dışında başka rabb’lerin hakimiyetine inanmak da şirkin en bariz örnekleridir.

O halde yeryüzünün doğusunda ve batısında, yaşantılarında yetkiyi kime verdiklerine, kime uyduklarına, kime itaat edip, kime boyun eğdiklerine, kimin emirlerine uyup sözünü dinlediklerine şöyle bir baksınlar…

Şayet tüm bu konularda sadece Allah.’a itaat ediyorlarsa, Allah’ın kendisinden razı olduğu dine, İslama mensupturlar. Yok şayet bu konularda Allahtan başkalarına tabii oluyorlarsa, Allah korusun onlar tabii oldukları tağutların dinine mensup olmuşlardır.

Demokrasi ile idare edilen ülkelerde, belirli seçim dönemlerinde kişilerin sandık başına giderek kendileri için yasama yetkisine sahip olacak yöneticilerini seçmeleri açık bir şekilde ŞİRK olduğu gibi, aynı zamanda, Allah’ın dininden başka bir dinin gereğini yerine getirmektedir.Ki; hiçbir Müslüman için böyle bir fiili işlemesi caiz değildir. Zira, kim İslam dininden başka bir dinin gereğini yerine getirirse bu kendisinden asla kabul olunmayacaktır.

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır;

“Hiç süphesiz Allah katındaki din İslam’dır.” (ali- İmran suresi-19)

“ Peki onlar Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa istese de istemese de O’na teslim olmuştur.ve O’na döndürülmektedirler.” ( Ali- İmran-83 )

“Kim islamdan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O ahirettede kayba uğrayanlardandır.” ( Ali- İmran suresi-85 )


Burada Din kelimesi ile ilgili bir açıklamakta fayda olacaktır.

Dolayısıyla “Allah’ın dini” denildiğinde, Yüce Allah’ın koyduğu sistem, şeriat ve yasalar anlaşılmalıdır.

Üzücü olan ise, din sözcüğünün Kur’andaki apaçık anlamını, xx yüzyılın cahiliye ortamında, tüm insanlar unutmuş görünmektedir. Kendilerini Müslüman olarak niteleyen bazı kimselerde bu gerçekten tümüyle habersizdirler.

1. GRUP İNSANLAR: ( Yöneticilerinin dinine tabi olanlar)

Bu tip insanlar “DİN” dediklerinde, sadece inanç ve ibadet esaslarını anlamaktadırlar ve bir kimse Alah’ın birliğine, peygamberi Hz. Muhammede, meleklerine , kitaplarına, diğer peygamberlerine, ahiret gününe kadere, iyiliğin ve kötülüğün Allah’tan olduğuna inandığını söyleyip belirli ibadetleri de yerine getiriyorsa,onu hemen Allah’ın dinine girmiş bir kimse olarak girmiş kabul ediyorlar!...

Oysaki, Yöneticilerin koymuş olduğu sistem ve yasalar, Kur’an-ı Kerimde, Yusuf suresi 76 ayetinde “Din’ul melik” (Kralın dini) olarak ifade edilmektedir.Dolayısıyla Allah’ın dini, bizlere hayatımızda yaşamamız için koyduğu kanun ve yasalar, emir ve yasaklardır. Yani kısacası Allah’ın şeriatıdır.Müslüman olan kimse bu yol üzere hayatını düzenlemek zorundadır.

2. GRUP İNSANLAR: (Allah’ın dininde olanlar)

Allah’ın koyduğu hükümleri benimseyip O’nun dışındaki kimselerin koydukları hükümleri reddederek sadece Yüce Allah’a boyun eğmek.. Yeryüzünde de göklerde de O’nun ilahlığını benimsemek,, O’nun, insanların biricik ve tek rabbi olduğunu kabul etmek, Sadece ve sadece O’nun EGEMENLİĞİni, HÜKÜMLERİNİ, OTORİTESİNİ, ve BUYRUKLARINI benimsemek, kişiyi Allah’ın dini üzere olduğunun bir göstergesidir.

Birinci grup insanlar, her şeyi kabul etmelerine rağmen, yöneticilerinin sistem ve yasalarına uydukları için, onların hüküm ve egemenliklerine boyun eğdikleri için, Allah’a ortak koşarak müşrik durumuna düşmüş oluyorlar. Bu tespit, dinin son derece açık, İslam inancının son derece net olan bir hükmüdür.

İşte Allah’ın dininde olanlar ile, yöneticilerinin dininde olanların ayrılış noktası burasıdır.. İkinci guruptaki insanlar, sadece Allah’ın sistemine, hükümlerine, yasalarına , kanunlarına, egemenliğine boyun eğmektedirler.

Müfessirlerin yorumlarında da çok açık bir şekilde görülmektedir ki, Allah’ın dininden başka, insanların ortaya koymuş oldukları, Allah’ın hükümlerine “ZIT” olan her bir sistem, kural ve kanunlar din kavramı içine girmektedir. insanların belirli bir yaşam tarzı vardır. Ve bu tarzında kuralları, hükümleri yasaları vardır. ANCAK, bu kesinlikle Allah’ın kendisinden razı olduğu bir din değildir. Ve “ BATIL BİR DİNDİR.”

Rabbimiz bize bunu kur’an-ı Kerim de apaçık ayetlerle bildirmiştir.

"Hüküm ancak Allah’a aittir. O, kendisinden başka hiç bir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat, insanların çoğu bilmezler." (Yusuf suresi-40 )

Gelelim şimdi demokrasi dinine;

Bu dinde, yasama, yürütme, kanun ve hükümler çıkarma işi tamamen insanların tekelindedir. Allah’ın hükümlerinin onlar için hiçbir değeri ve önemi yoktur.

“ egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” Türk milleti egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetki organları eliyle kullanır. Yasama yetkisi türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.Bu yetki devredilemez. (T.C Anayasası- madde. 6-7 )

İslam dinine göre hükümlerin, kanunların ve yasaların çıkış merci, Allah’ın kitabı ve resulullah’ın sünnetidir. Allah’ın kitabına ve Rasulullah’ın sünnetine uygun olmayan hiçbir hükmün islamda yeri yoktur. Bütün hükümler mutlak surette Allah-u Tela’nın indirdiği şeraite uygun olmak zorundadır.

"Aralarında Allahın indirdiği ile (KUR’AN) ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından ( Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın." ( Maide suresi-49 )

Ancak demokrasi dinine göre ise, çıkarılacak kanun ve yasalar, mutlak surette demokratların Kur’an’dan üstün tuttukları kutsal kitaplarına, yani anayasalarına uygun olmak zorundadır. Ortaya konulacak hiçbir hüküm, onların anayasalarına muhalif olamaz. Ortaya konulan bir hüküm Allah’ın indirdiği esaslara muhalif bile olsa, kutsal kitap anayasa uygun gördüğü takdirde bu hüküm geçerlidir.

Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını idare ve makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz. ( T:C Anayasası. Madde-11 )

İslam dinide yargı mensupları ancak ve ancak, Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmek zorundadırlar. Karşılarına gelen her meselede ve sorunların çözümünde, hükmedilmesi için başvurulacak asıl kaynak Allah’ın indirdiği esaslardır. Allah’ın indirdiği hükümleri tanımayıp, reddeden, ve başka kanunlarla hükmedenlerin durumları ise aşağıdaki ayetlerde bizlere bildirilmiştir.

“Kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmez ise, işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide suresi-44)

“Kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmez ise,işte onlar zalimlerin ta kendisidir.” (MAide suresi-45 )

“Kim Allah’ın indirdikleri ile hükmetmez ise, işte onlar fasıkların ta kendisidir. (Maide suresi-47 )

Demokrasi dininde ise, yargı mensupları demokrasinin mabudları olan meclislerde çıkarılan kanunlarla hükmetmek zorundadırlar ve bu yetki kesinlikle parlamento adına kullanılmaktadır.

“Yargı yetkisi, türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” (T.C Anayasası – madde-9)

İslam dinine göre her türlü ihtilafın çözümü, ancak ve ancak Allah’ın ve Resulunun hükümleri ile mümkündür. İnsanlar ihtilaf ettikleri her hususta bu meselenin çözümünü Allah ve resulunun hükümleri ile hükmeden mahkemelere götürmek zorundadır.

Allah-u Teala kendi indirdiği hükümlerle hükmetmeyen mahkemelere muhakeme olunmasını, kullarına kesinlikle yasaklamıştır.

“Her hangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüzde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve resulune arz edin. Bu daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.” (nisa suresi-59 )

“Şunları görmüyormusun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da, TAĞUTa inanmamamları kendilerine emrolduğu halde, TAĞUT önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönmeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.” (nisa suresi-60-)

Demokrasi dininde ise, insanlar ancak demokratik dinin belirlediği mahkemelerde ihtilafların çözümünü aramak zorundadırlar. Nasıl ki, Allah cc. Kendi indirdiği esaslarla hükmetmeyen mahkemelere muracat edilmesini yasaklamışsa, demokratlarda aynı şekilde, sanki ALLAH-U TELA ile mücadele edercesine kendi mahkemelerinden başka bir mahkemeye müracat edilmesini kesinliklşe yasaklamıştır.Onlar için geçerli olan İslam dinin hükümleri değil, demakratik ve laik bir dinin hükümleridir.

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mescileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiç kimse kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamaz." ( T.C Anayasası. Madde 36-37)

Demokrasi dinin olmazsa olmaz prensiplerinden bir taneside, halkın egemenliğine dayanmasıdır. Ancak halk bu egemenliği belirli seçim dönemlerinde sandık başına giderek kullanmaktadır. Her 3-5 yılda yapılan bu seçimler aynı zamanda, demokratik dinin tabilerinden, biatlarını ve imanlarını tazelemelerini istediği bir seçimdir. Demokratik dinin bağlıları her seçim döneminde, sabahtan akşamlara kadar kuyruklar oluşturarak rejime olan bağlılıklarını sunarlar ve sandığa attıkları oylarla biatlarını ve imanlarını tazelerler.

Demokrasilerde sandık başına gidilerek oy atmanın önemine binaen, seçim günlerinden bir gün önce, bütün parti liderleri, vatandaşları “ DEMOKRATİK HAKKINIZI KULLANIN” diyerek, direkt olarak sandık başına çağırırlar. Aynı şekilde seçim günlerinde gazete başlıkları tüm vatandaşlara sandık başlarına giderek oy atmaları için çağrıda buılunurlar. Seçimlerden bir gün sonra ise, halkın büyük bir kısmının demokratik dinin gereğini yerine getirmelerinden dolayı gazete başlıkları, “DEMOKRASİ KAZANDI” şeklindedir.
Kaynak:Akşam Gazetesi

Yorumlar

DUALAR

Aşık Etme Duası (Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua)

Sizlerden gelen sorular; Nihat HATİPOĞLU aşık etme duasını paylaşır mısınız?, ayetel kürsi ile aşık etme duası var mı?, aşık etme duası 14 gün, anında aşık eden dua var mı?, çok tesirli aşık etme duası paylaşır mısınız?, aşık etme duası mishakal, deli gibi aşık etme duası var mı?,en etkili aşk duası paylaşır mısınız?,  denenmiş  birini kendine aşık etme duası var mı..?  şeklinde soruluşmuş sorulardı. Tüm bu soruların cevaplarını aşağıda sizler için paylaştık. Allah ettiğiniz duaları kabul etsin inşallah. Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua-Nihat HATİPOĞLU BİRİNİ KENDİNE AŞIK ETMEK İÇİN DUA (BÜYÜ DEĞİLDİR) ; Erkeği Aşık Etme Duası-Kızı Aşık Etme Duası: Kuvvetli bir celbiye için uygulamadır. Bizzat denenmiş bir uygulamadır, herhangi bir yapılış zamanı yoktur, önerilen okuma düzeni bir hafta boyunca günde 1 defa okumaya niyet etmedir fakat genel anlamda bir hafta dolmadan hacetimiz görülmüş olur. (14 gün okumada ise okumadan sonra 40 gün başka bir işlem ya da okuma yapılmaması

Aşırı Şehvetten Kurtulma Duası

Her ne kadar Allah (azze ve celle) bunu fıtrî olarak zevk ve lezzet gibi hediyelerle birlikte vermiş olsa da kişi bu hissi kontrol altında tutmadığı taktirde hem dünyâ hem âhiret cihetiyle zor durumda kalacaktır. Fikri haram, bakışı haram, meylî haram olan kişi zinâ gibi büyük bir günahla karşı karşıya gelecektir. Bedenen bunu yapmasa da uzuvları ile bir bakıma zinâ işlemiş olacaktır. Peki bu histen nasıl kurtulacağız? Şehvetten Kurtulma Duası Bismillahirrahmanirrahim, Allahumme yâ senede men lâ senede lehü. Ve yâ zuhre men lâ zuhre lehü. Ve yâ câmi’eşşettâti. Ve ya râhimel emvâti. İrhamni rahmeten tuğninî biha an rahmeti men sivâke. Allahumme lâ emlikü linefsi nef’an ve la dârren ve lâ mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûran. Allahumme vessî’li fîmâ rezaktenî. Ve bârik li fîmâ ve hebtenî. İnneke alâ külli şey’in kadîr. Ve lâ tusallit aleyye bizünûbi men lâ yerhamunî yâ erhamerrâhimîn. Verzuknî hayre’ddünya vel âhireti yâ Rabbel âlemîn. İlahi, in afevteni fe lâ yenkusu fî mülkike şey

Define Duası (Define Bulmak İçin veya Define Bulunduğunda Okunacak Dualar)

Bu konuda sizlerden gelen soruların bazıları; havas ilmiyle define bulmayı anlatırmısınız?,altın bulduran dualar var mı?,define bulmak için istihare nasıl yatılır?,define rüyasına yatmak gerçek mi?, rüyada define yeri görmek için okunacak dua var mı?,para bulma duası var mı?.. şeklinde sorulmuş sorulardı.Bizde her zaman ki gibi sorularınızı cevapsız bırakmadık ve sormuş olduğunuz tüm soruların cevaplarını aşağıda sizler için paylaştık. Define Bulmak İçin veya Define Bulunduğunda Okunacak Dualar Hazine yada Define ararken okunması gereken dualar; Şüpheli yerde bir (1) defa Euzu Besmele çektikten sonra yedi (7) defa Ayetel Kürsü okuyun. Her okuduğunuz da o bölgenin (gömü'nün) sağına soluna her yerine okuyun çember içine vs. alın. Bu o bölgedeki (gömü de) eğer tılsım, cin, vs varsa Ayetel Kürsünün koruma azamati geçene kadar orada size hiç bir cin zarar veremez. Sonra Kuran'ı Kerimde Vakia Suresi vardır,bu sureyi orada kıbleye karşı on (10) defa okuyun okuduktan sonra hiç

Çevirgel Duası (Gideni Geri Getirme Duası)

Çevirgel Duası, Çevirgel Duası Orjinal,Çevirgel Duası Ne zaman Okunur?,Dilek Duası,Çevirgel Duası Nasıl Okunur?,Çevirgel Duası-Nihat HATİPOĞLU... Dua'i çevirgel günümüze kadar taşınan bir duadır. Bu dua ile neler yapılabilir?.. Eşler ve evli çiftler arasında olan dargınlık, kırgınlıklardan dolayı evini ve ailesini yüz üstü bırakıp terk eden veya başka bir metres tutup ailesini bırakıp onun peşine takılan, giden bundan dolayı aileyi mağdur bırakan, eşlerden her hangi birisini geri çevirmek, aşıkları birleştirmek, terk edilmiş kalpleri geri kazanmak, sevdiğini yeniden aşık etmek,  sevdiğin birisini yeniden geri getirmek, birini kendine aşık etmek için tertiplenmiş bir dua'dır. Çevirgel - Döngel Duasını Okumanı Şartları: Önce amele niyet edip abdest alınmalı kıbleye dönüp 2 rekat Allah rızası için namaz kılınmalı ve on tövbe, on salavatı şerife, on kelimeyi tehvid okuyup duya ondan sonra başlanmalıdır. Dua bittikten sonrada 3 ihlas 1 fatiha okuyup peygamber ve ashabın

Nihat HATİPOĞLU'nun Eşi Emel HATİPOĞLU Kimdir?

Sizden Gelen Sorular : Nihat HATİPOĞLU Evli mi?,Nihat HATİPOĞLU'nun Eşi Kimdir?,Emel HATİPOĞLU Kimdir?.. Ünlü ilahiyat profesörü Nihat Hatipoğlu sosyal medyada dolaşan bir fotoğraf nedeni ile birden bire gündeme bomba gibi düştü. Tesettürlü ancak oldukça bakımlı genç bir kadın hayranı ile çekilen fotoğrafı basına yayılan Nihat Hatipoğlu, konu hakkında sert konuştu. Bazı internet kullanıcıları fotoğraftaki genç kadının Nihat Hatipoğlu'nun eşi olduğu bile iddia edildi ve Hatipoğlu ilginç eleştirilere maruz kaldı. GENÇ KADINLA EVLENECEK DİYENLER OLDU  Nihat Hatipoğlu' nun genç ve güzel tesettürlü bir kadın hayranı ile çektirdiği fotoğraf adeta olay oldu. Nerede çekildiği bilinmeyen fotoğraf, kısa sürede sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasına girdi. Bu kare üzerinden bazı kesimler ünlü ilahiyatçıyı eleştirirken, bazıları da fotoğrafın son derece normal olduğunu savundu.  NİHAT HOCA ÇIKAN HABERLERE İSYAN ETTİ   Bu kare üzerinden bazı kesimler ünlü