Bu günkü konmuzda sizlere;oruç çeşitleri kısa,oruç çeşitleri kısa ve öz,oruç çeşitleri maddeler halinde,oruç çeşitleri diyanet farz oruç,vacip oruç...hakkında bilgiler sunacağız!..
Beş çesit oruç vardir:
1) Farz oruç: Ramazan orucunun edasi ve kazasi farzdir. Keffaret oruçlarinin tutulmasi da farzdir.
2) Vacip oruç: Adak oruçlari ile bozulan nafile orucun kaza edilmesi vaciptir.
3) Sünnet oruç: Kamerî aylardan Muharrem ayinin 9-10 veya 10-11. günlerinde oruç tutmak sünnettir.
4) Müstehap oruç: Kameri aylarin 13. 14. 15. günleri ile her haftanin Pazartesi ve Persembe günleri, Sevval ayinda 6 gün oruç tutmak müstehaptir.
5) Mekruh oruç: Iki türlü mekruh oruç vardir:
Vacip Oruçlar
“Adaklarını yerine getirsinler” (Hacc, 29)
Nezir (adak), kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. Kişi, oruç tutmayı adamışsa, bu adak orucunu tutması vaciptir. Adak adanırken, orucun tutulacağı gün belirlenmişse, mesela falan ayın falan günü gibi. Bu muayyen bir vacip olur ve orucun belirlenen günde tutulması gerekir.
Adak olarak adanan itikâf orucu da belirli günde tutulacağı için muayyen vacip sayılır. Orucun tutulacağı gün belirlenmemişse gayr-i muayyen vacip olur ve dilediği bir günde tutulabilir.
Başlanmış nafile orucun bozulması durumunda ise bunun kaza edilmesi Hanefilere göre vaciptir. Malikiler ise kazanın farz olduğunu söylemişlerdir. Şafii’ye ve Malik’ten başka bir rivayete göre nafile orucun kazası gerekmez.
Bu ayet-i kerime bu hususta kat’i bir delil değildir. Zira bir günah işlemeyi adayan kişinin, bu adağını yerine getirmesi zorunlu değildir. (Diyanet Vakfı İlmihali) (İslam Fıkhı dört mezhebe göre Abdurrahman Ceziri)
Allah Resulü de: “Kim Allah'a itaat etmeyi adarsa, ona itaat etsin ve kim de Allah'a isyan etmeyi adarsa, ona isyan etmesin” buyurmuşlardır. (İslam Fıkhı-Buhari, Eyman)
Sünnet Olan Oruçlar
Eyyam-ı Bî’z beyaz günler demektir. Bundan maksat da, kamerî takvime göre geceleyin ay ışığıyla en aydınlık olduğu on üç, on dört ve on beşinci günlerdir.
Ebu Zer el- Ğifârî’den rivayet edilmiştir. Resulullah (asm) şöyle buyurdu;
“Her ay üç gün oruç tuttuğunda ayın on üç on dört ve on beşinci günlerinde tut.” (Tirmizi, Nesai Cami’ül Usul)
Abdullah İbnu Katâde İbni Milhân el-Kaysî, babasından (ra) anlatıyor:
"Resulullah (asm), bize eyyam-ı bî'z'de yani ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde oruç tutmamızı emrederdi ve "bunlar yıl orucu vaziyetindedir" derdi.” (Ebu Davud, Nesai)
Her ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde tutulan orucun bütün bir yılın orucuna denk sayılmasının sebebi, iyiliklere on misli mükâfatla karşılık verilmesidir.
Şaban ve Recep Ayı Oruçları
Alkame, Ebu Said-i Kudri’den naklen Resulullah Efendimiz’in (asm) şöyle buyurduğunu anlatmıştır;
"Bir kimse Recep ayı içinde imanla ve sevabını Allah’tan bekleyerek bir gün oruç tutarsa, Allah’ın en büyük rızasına hak kazanır. Firdevs cennetinin en üst katına yerleşmeye hak kazanır." (Gunyet’üt Talibin)
Osman b. Hâkim el Ensari anlatıyor;
“Recep ayında bulunduğumuz sırada. Said b. Cübeyr’e Recep ayının orucunu sordum. İbn-i Abbas’ın şöyle söylediğini duydum, dedi:
“Resulullah (asm) bazen sürekli oruç tutardı. Hatta biz; ‘orucunu hiç bozmayacak’ derdik. Bazen de hiç tutmazdı, o kadar ki biz ‘artık oruç tutmayacak ’ derdik.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Ümmü Seleme şöyle dedi:
“Şaban ve Ramazan ayları hariç, Hz. Peygamberin ard arda iki ay oruç tuttuğunu görmedim.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Üsame b. Zeyd’den rivayet edilmiştir: Dedim ki:
“-Ey Allah’ın Resulü; aylardan hiç birinde, Şaban ayında tuttuğun kadar oruç tuttuğunu görmüyorum.”
Şu cevabı verdi:
“-Bu Recep ayı ile Ramazan arasında, insanların gafil oldukları bir aydır. Ameller, âlemlerin Rabbine bu ay yükseltilir. Ben, amelimin oruçlu iken Allah’a arz edilmesini arzu ederim.” (Nesai)
Zilhicce Ayı Orucu
Hüneyde İbn-u Hâlid, hanımından, o da Resulullah'ın (asm) zevcelerinden birinden anlatıyor:
"Resulullah (asm) Zilhicce'den dokuz günle Aşûra günü oruç tutardı. Bir de her aydan üç gün, ayın ilk pazartesi ile perşembe günü oruç tutardı." (Nesai, Ebu Davud)
Ramazanda oruç tutamayanlar ne yaparlar ?
Oruç tutmayacak kadar hasta olanlar, hastaya bakanlar, Ramazan ayinda yolculuk yapanlar,gebe veya emzikli olanlar, asiri yaslilar ve düskünler, aybasi hali veya logusalik halinde bulunan kadinlar Ramazan ayinda oruç tutmazlar.
Takva için Oruç
Cenabı Hakk Azze ve Celle ayeti kerimede: “Orucun farzıyyeti sizin ittikanız için” buyurmuştur. Çünkü oruç insanın kuvvei şehvaniyyesini kırdığı gibi nefsin heva ve hevesini kırarak bütün azalan günahdan, isyandan ictinab ile zühd ü takvaya sebeb olacağı beyan buyurulmuştur.
Ramazan Orucu ve Oruç Çesitleri |
Ramazan orucu müslüman , akilli ve ergenlik çagina gelmis kimselere farzdir. Ramazan orucu, kameri aylardan Ramazan ayinin bazen 29, bazen 30 gün sürmesine göre 29 veya 30 gün olarak tutulur. Oruçlarda niyet önemlidir. Niyet kalp ile olur. Geceleyin imsaktan önce veya imsak vaktinde ertesi gün oruç tutacagini kalbinden geçiren bir müslüman o günün orucuna niyet etmis olur. Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimse de oruca , niyet etmis sayilir. Ancak oruç tutan kimsenin hem içinden niyet etmesi, hem de dili ile "Niyet ettim Ramazan'in yarinki orucuna" diye söylemesi daha iyi olur.
Beş çesit oruç vardir:
1) Farz oruç: Ramazan orucunun edasi ve kazasi farzdir. Keffaret oruçlarinin tutulmasi da farzdir.
2) Vacip oruç: Adak oruçlari ile bozulan nafile orucun kaza edilmesi vaciptir.
3) Sünnet oruç: Kamerî aylardan Muharrem ayinin 9-10 veya 10-11. günlerinde oruç tutmak sünnettir.
4) Müstehap oruç: Kameri aylarin 13. 14. 15. günleri ile her haftanin Pazartesi ve Persembe günleri, Sevval ayinda 6 gün oruç tutmak müstehaptir.
5) Mekruh oruç: Iki türlü mekruh oruç vardir:
a. Muharrem ayinin sadece 10. günü, yalniz Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak, iki orucu iftar etmeksizin birbirine eklemek veya senenin tamamini oruçlu geçirmek "TENZÎHEN MEKRUH"tur.
b. Ramazan bayraminin birinci günü ile Kurban Bayraminin 4 günü oruç tutmak "TAHRÎMEN MEKRUH"tur.
Farz oruçlar iki kısımdır:
1-) Belli bir zamanda tutulan Ramazan-ı Şerif orucudur.
2) Belli bir zamanda olmayan kaza ve kefaret oruçlarıdır.
Ramazan Orucu
“Ey iman edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de) üzerinize farz kılındı; ta ki (günahlardan) sakınasınız.” (Bakara, 183)
Farz oruçlar iki kısımdır:
1-) Belli bir zamanda tutulan Ramazan-ı Şerif orucudur.
2) Belli bir zamanda olmayan kaza ve kefaret oruçlarıdır.
Ramazan Orucu
“Ey iman edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de) üzerinize farz kılındı; ta ki (günahlardan) sakınasınız.” (Bakara, 183)
“İslam beş şey üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan ayında oruç tutmak ve haccetmek.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)
Kaza Orucu
“Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)! Ona gücü yetmeyenlerin üzerine ise, (tutamadıkları her gün için) bir fakirin (bir günlük) yiyeceği kadar fidye (verme borcu) vardır. Buna rağmen kim gönlünden koparak bir hayır işlerse (daha fazla verirse), o takdirde bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber bilirseniz, (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara, 184)
Kaza Orucu
“Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)! Ona gücü yetmeyenlerin üzerine ise, (tutamadıkları her gün için) bir fakirin (bir günlük) yiyeceği kadar fidye (verme borcu) vardır. Buna rağmen kim gönlünden koparak bir hayır işlerse (daha fazla verirse), o takdirde bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber bilirseniz, (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara, 184)
Nâfî anlatıyor : “İbn-u Ömer (ra) diyor ki: Ramazanı hastalık ve sefer sebebiyle yiyenler, onu peş peşe tutarlar.” (Kütüb-i Sitte)
Ashabın büyük çoğunluğu, dört mezhep imamı ve fıkıh âlimlerinin ekseriyeti (fıkıh âlimlerinin çoğu) ise, peş peşe tutmayı şart değil, sadece müstehap görür. Her ne kadar kıyas, Ramazan’da hiç ara verilmeden tutulan orucun kazasında da ara vermemeyi gerektirir ise de, ayet-i kerimenin mutlak ifadesi bunu şart olmaktan çıkarmıştır.
Ashabın büyük çoğunluğu, dört mezhep imamı ve fıkıh âlimlerinin ekseriyeti (fıkıh âlimlerinin çoğu) ise, peş peşe tutmayı şart değil, sadece müstehap görür. Her ne kadar kıyas, Ramazan’da hiç ara verilmeden tutulan orucun kazasında da ara vermemeyi gerektirir ise de, ayet-i kerimenin mutlak ifadesi bunu şart olmaktan çıkarmıştır.
Ayette ; “ hasta veya yolcu olan, tutamadığı orucu diğer günlerde tutar” buyrulmaktadır. Bu ifade, mutlak peş peşe tutulmasını gerektirmemektedir. (Camiu’l usul)
Kefaret orucu
Kur'ân-ı Kerim'de "Amellerinizi boşa çıkarmayın" hükmü vardır. Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu; kasden bozmak, büyük bir cinayettir. Hanefi fukahâsı (fıkıh alimleri) Resûl-i Ekrem'in (asm): "Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa; onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen şey (kefaret) gerekir" hadis-i şerifini esas almıştır. (Muhammed Sûresi: 33. ayet) ( İbn-i Hümam - Fethû'l Kadir - Beyrut : 1315 D. Sadr Mtb. C: 2, Sh: 70. )
Kefaret orucu
Kur'ân-ı Kerim'de "Amellerinizi boşa çıkarmayın" hükmü vardır. Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu; kasden bozmak, büyük bir cinayettir. Hanefi fukahâsı (fıkıh alimleri) Resûl-i Ekrem'in (asm): "Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa; onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen şey (kefaret) gerekir" hadis-i şerifini esas almıştır. (Muhammed Sûresi: 33. ayet) ( İbn-i Hümam - Fethû'l Kadir - Beyrut : 1315 D. Sadr Mtb. C: 2, Sh: 70. )
Zıhar: Lügat manası erkeğin karısına "sen bana anamın sırtı gibisin" demesidir. Zıhar yapan kimsenin , te’dip edilsin(edeplendirilsin) ve ağır cezayla cezalandırılsın diye kefareti eda etmeden karısıyla cinsel temasta bulunması haramdır. (Dört mezhebe göre islam fıkhı Abdurrahman Ceziri )
Dolayısıyla kasden(bilerek) yiyip içen veya cima eden oruçlu kimse; tetabûya riayet ederek (yani arka arkaya olmak şartı ile) altmış gün oruç tutmak mecburiyetindedir. Bu onun üzerine farzdır. Ayrıca aynı orucu kaza etmelidir. Yani altmış bir gün oruç tutmalıdır. Malikiler de bu görüştedir.
Bir kısım fukaha ise, sadece kaza etmek yeterlidir, kefarete gerek yoktur, der. Çünkü Hz. Peygamber’in emri sadece cinsi temas konusunda varit olmuştur, yemek içmek söz konusu edilmemiştir. Yemek içmek de hiçbir zaman cinsi temasa benzemez. İmam-ı Şafiî ve Ahmet bin Hanbel, bu ikinci görüşü tercih ederler. (Camiu’l Usul)
Bir kısım fukaha ise, sadece kaza etmek yeterlidir, kefarete gerek yoktur, der. Çünkü Hz. Peygamber’in emri sadece cinsi temas konusunda varit olmuştur, yemek içmek söz konusu edilmemiştir. Yemek içmek de hiçbir zaman cinsi temasa benzemez. İmam-ı Şafiî ve Ahmet bin Hanbel, bu ikinci görüşü tercih ederler. (Camiu’l Usul)
İmam-ı Merginani: "Ramazan-ı Şerifte tutulan oruçların dışındakilerde kefaret yoktur. Zira Ramazan ayında orucu bozmak, cinayet bakımından çok ileri bir derecededir. O başkası ile aynı şekilde mütalâa edilemez(düşünülemez)" hükmünü zikretmektedir. ( İmam-ı Merginani el Hidaye şerhu Bidayetü’l Mübtedi-kahire 1965 C: 1, Sh: 125. )
Vacip Oruçlar
“Adaklarını yerine getirsinler” (Hacc, 29)
Nezir (adak), kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. Kişi, oruç tutmayı adamışsa, bu adak orucunu tutması vaciptir. Adak adanırken, orucun tutulacağı gün belirlenmişse, mesela falan ayın falan günü gibi. Bu muayyen bir vacip olur ve orucun belirlenen günde tutulması gerekir.
Adak olarak adanan itikâf orucu da belirli günde tutulacağı için muayyen vacip sayılır. Orucun tutulacağı gün belirlenmemişse gayr-i muayyen vacip olur ve dilediği bir günde tutulabilir.
Başlanmış nafile orucun bozulması durumunda ise bunun kaza edilmesi Hanefilere göre vaciptir. Malikiler ise kazanın farz olduğunu söylemişlerdir. Şafii’ye ve Malik’ten başka bir rivayete göre nafile orucun kazası gerekmez.
Bu ayet-i kerime bu hususta kat’i bir delil değildir. Zira bir günah işlemeyi adayan kişinin, bu adağını yerine getirmesi zorunlu değildir. (Diyanet Vakfı İlmihali) (İslam Fıkhı dört mezhebe göre Abdurrahman Ceziri)
Allah Resulü de: “Kim Allah'a itaat etmeyi adarsa, ona itaat etsin ve kim de Allah'a isyan etmeyi adarsa, ona isyan etmesin” buyurmuşlardır. (İslam Fıkhı-Buhari, Eyman)
Sünnet Olan Oruçlar
Pazartesi Perşembe Oruçları
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç (la) sevap arardı.” (Tirmizi)
Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) buyurdular ki:
“Ameller Allah Teâlâ hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben amelimin oruçlu olduğu halde arz edilmesini severim.” (Tirmizi)
Muharrem Ayı Orucu
Abdullah b. Abbas anlatıyor;
“Hz. Peygamber (asm) Medine’ye geldi, Yahudilerin aşure orucu tuttuklarını görünce;
“Bu nedir?” diye sordu.
“Bu salih bir gündür; Allah Musa’yı ve İsrailoğullarını, düşmanlarından bugün kurtardı. Musa da (buna şükür için) bugün oruç tuttu” dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber de “Biz Musa’ya sizden daha layıkız.” diyerek oruç tuttu. Ve arkadaşlarına da oruç tutmalarını emretti.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Cami’ul Usul)
Abdullah b. Abbas şöyle dedi:
“Resulullah (asm) aşure günü, yani muharremin onuncu günü oruç tutmayı emretti.” (Tirmizi, Kütüb-ü Sitte)
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç (la) sevap arardı.” (Tirmizi)
Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
“Resulullah (asm) buyurdular ki:
“Ameller Allah Teâlâ hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben amelimin oruçlu olduğu halde arz edilmesini severim.” (Tirmizi)
Muharrem Ayı Orucu
Abdullah b. Abbas anlatıyor;
“Hz. Peygamber (asm) Medine’ye geldi, Yahudilerin aşure orucu tuttuklarını görünce;
“Bu nedir?” diye sordu.
“Bu salih bir gündür; Allah Musa’yı ve İsrailoğullarını, düşmanlarından bugün kurtardı. Musa da (buna şükür için) bugün oruç tuttu” dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber de “Biz Musa’ya sizden daha layıkız.” diyerek oruç tuttu. Ve arkadaşlarına da oruç tutmalarını emretti.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Cami’ul Usul)
Abdullah b. Abbas şöyle dedi:
“Resulullah (asm) aşure günü, yani muharremin onuncu günü oruç tutmayı emretti.” (Tirmizi, Kütüb-ü Sitte)
Abdullah b. Abbas’dan rivayet edilmiştir:
Resulullah (asm) şöyle dedi:
“Gelecek yıla kavuşursam (Muharremin) dokuzuncu günü yani aşure günü oruç tutacağım. (Müslim, Ebu Davud) (Kütüb-ü Sitte)
Aşure orucuna Muharrem ayının dokuzuncu gününü de eklemek, Yahudilere benzememek içindir. Bu ifade sadece onuncu günde oruç tutmayı hoş görmediği dokuzuncu günü de ilave etmek istediği şeklinde de anlaşılmak istenmiştir.
Eyyam-ul Bî’z (her Arabî ayın 13, 14 ve 15. günleri )
Resulullah (asm) şöyle dedi:
“Gelecek yıla kavuşursam (Muharremin) dokuzuncu günü yani aşure günü oruç tutacağım. (Müslim, Ebu Davud) (Kütüb-ü Sitte)
Aşure orucuna Muharrem ayının dokuzuncu gününü de eklemek, Yahudilere benzememek içindir. Bu ifade sadece onuncu günde oruç tutmayı hoş görmediği dokuzuncu günü de ilave etmek istediği şeklinde de anlaşılmak istenmiştir.
Eyyam-ul Bî’z (her Arabî ayın 13, 14 ve 15. günleri )
Eyyam-ı Bî’z beyaz günler demektir. Bundan maksat da, kamerî takvime göre geceleyin ay ışığıyla en aydınlık olduğu on üç, on dört ve on beşinci günlerdir.
Ebu Zer el- Ğifârî’den rivayet edilmiştir. Resulullah (asm) şöyle buyurdu;
“Her ay üç gün oruç tuttuğunda ayın on üç on dört ve on beşinci günlerinde tut.” (Tirmizi, Nesai Cami’ül Usul)
Abdullah İbnu Katâde İbni Milhân el-Kaysî, babasından (ra) anlatıyor:
"Resulullah (asm), bize eyyam-ı bî'z'de yani ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde oruç tutmamızı emrederdi ve "bunlar yıl orucu vaziyetindedir" derdi.” (Ebu Davud, Nesai)
Her ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde tutulan orucun bütün bir yılın orucuna denk sayılmasının sebebi, iyiliklere on misli mükâfatla karşılık verilmesidir.
Şaban ve Recep Ayı Oruçları
Alkame, Ebu Said-i Kudri’den naklen Resulullah Efendimiz’in (asm) şöyle buyurduğunu anlatmıştır;
"Bir kimse Recep ayı içinde imanla ve sevabını Allah’tan bekleyerek bir gün oruç tutarsa, Allah’ın en büyük rızasına hak kazanır. Firdevs cennetinin en üst katına yerleşmeye hak kazanır." (Gunyet’üt Talibin)
Osman b. Hâkim el Ensari anlatıyor;
“Recep ayında bulunduğumuz sırada. Said b. Cübeyr’e Recep ayının orucunu sordum. İbn-i Abbas’ın şöyle söylediğini duydum, dedi:
“Resulullah (asm) bazen sürekli oruç tutardı. Hatta biz; ‘orucunu hiç bozmayacak’ derdik. Bazen de hiç tutmazdı, o kadar ki biz ‘artık oruç tutmayacak ’ derdik.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Ümmü Seleme şöyle dedi:
“Şaban ve Ramazan ayları hariç, Hz. Peygamberin ard arda iki ay oruç tuttuğunu görmedim.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Üsame b. Zeyd’den rivayet edilmiştir: Dedim ki:
“-Ey Allah’ın Resulü; aylardan hiç birinde, Şaban ayında tuttuğun kadar oruç tuttuğunu görmüyorum.”
Şu cevabı verdi:
“-Bu Recep ayı ile Ramazan arasında, insanların gafil oldukları bir aydır. Ameller, âlemlerin Rabbine bu ay yükseltilir. Ben, amelimin oruçlu iken Allah’a arz edilmesini arzu ederim.” (Nesai)
Zilhicce Ayı Orucu
Hüneyde İbn-u Hâlid, hanımından, o da Resulullah'ın (asm) zevcelerinden birinden anlatıyor:
"Resulullah (asm) Zilhicce'den dokuz günle Aşûra günü oruç tutardı. Bir de her aydan üç gün, ayın ilk pazartesi ile perşembe günü oruç tutardı." (Nesai, Ebu Davud)
“Allah nezdinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli ve faziletli günler yoktur ki o günlerde yapılan ibadet, bu on gündekinden daha üstün olsun. Zilhicce’nin bir gününde yapılan ibadet diğer zamanda yapılan bir senelik ibadete bedeldir. Zilhicce’nin bir gecesinde yapılan ibadet kadir gecesinde yapılan ibadete denktir.” (İhya-ı Ulumiddin)
Yevm-i Şekk Orucu
“Sizden biriniz Ramazanı bir gün veya iki gün önceden (oruç tutarak karşılamasın) Ancak bir kişinin (âdeti üzere) tutmayı sürdürdüğü oruç başka.” (Buhari, Müslim)
Yevm-i Şekk Orucu
“Sizden biriniz Ramazanı bir gün veya iki gün önceden (oruç tutarak karşılamasın) Ancak bir kişinin (âdeti üzere) tutmayı sürdürdüğü oruç başka.” (Buhari, Müslim)
Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resulullah (asm), Ramazan orucunu hilali görmezden bir gün önce başlatmayı yasakladı.” (Kütüb-i Sitte)
Resulullah (asm), önceki hadiste Ramazan’dan bir gün önce oruç tutmayı yasaklamaktadır. İki gün önceden tutmayı yasaklayan rivayet de vardır. Son rivayet önceden başlamaya ruhsat vermekte hatta teşvik etmektedir. Şu halde üç veya daha fazla gün önceden tutmaya başlamak bu cevaza girmektedir.(Kütüb-i Sitte)
Resulullah (asm), önceki hadiste Ramazan’dan bir gün önce oruç tutmayı yasaklamaktadır. İki gün önceden tutmayı yasaklayan rivayet de vardır. Son rivayet önceden başlamaya ruhsat vermekte hatta teşvik etmektedir. Şu halde üç veya daha fazla gün önceden tutmaya başlamak bu cevaza girmektedir.(Kütüb-i Sitte)
Ramazanda oruç tutamayanlar ne yaparlar ?
Oruç tutmayacak kadar hasta olanlar, hastaya bakanlar, Ramazan ayinda yolculuk yapanlar,gebe veya emzikli olanlar, asiri yaslilar ve düskünler, aybasi hali veya logusalik halinde bulunan kadinlar Ramazan ayinda oruç tutmazlar.
Bunlardan:
a. Aybasi hali veya logusalik halinde olan kadinlar ile emzikli ve gebe olan kadinlar, bu özürleri sona erdikten sonra ve Ramazan ayi disinda oruçlarini kaza ederler.
b. Yolcular, yolculuklari bitince oruçlarina baslarlar. Ramazan ayinda tutamadiklari oruçlarini Ramazan ayindan sonra tutarlar.
Oruca nezaman ve nasıl niyet edilir?
Orucun sahih olmasi için niyet etmek sarttir. Niyetsiz oruç makbul degildir. Ramazan orucuna, aksamdan itibaren kusluk vaktine kadar niyet edilebilir.
Normal olarak oruca, sahur yemegini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayip yeme içme zamaninin bittigi imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, günes dogmus olsa bile, kusluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir sey yapmasin.
Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, aksamdan sonra yarinin orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkip tekrar niyet etmesi gerekmez. Ramazan ayinda tutulamayan orucu, baska günlerde kaza ederken niyetin geceleyin tan yeri agarmadan önce yapilmasi gerekir. Keffaret oruçlari da böyledir.
Bu oruçlara imsaktan sonra niyet edilmez. Niyet esasen kalp ile olur. Yani geceleyin, yarin oruç tutacagini kalbinden geçiren kimse niyet etmis demektir. Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimsenin bu düsüncesi de niyettir.
Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir. Ancak kalp ile yapilan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir. Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: " Niyet ettim Ramazan-i serifin yarinki orucuna "diye söylemelidir.
Orucu bozup kaza ve keffaret gerektiren haller
Oruçlu oldugunu bildigi halde kasden:
1) Yemek, içmek, (ister gida maddesi, isterse ilaç olsun)
2) Cinsi iliskide bulunmak.
3) Sigara içmek Orucu bozar, kaza ve keffareti gerektirir.
Oruca nezaman ve nasıl niyet edilir?
Orucun sahih olmasi için niyet etmek sarttir. Niyetsiz oruç makbul degildir. Ramazan orucuna, aksamdan itibaren kusluk vaktine kadar niyet edilebilir.
Normal olarak oruca, sahur yemegini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayip yeme içme zamaninin bittigi imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, günes dogmus olsa bile, kusluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir. Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir sey yapmasin.
Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, aksamdan sonra yarinin orucuna niyet edebilir, geceleyin kalkip tekrar niyet etmesi gerekmez. Ramazan ayinda tutulamayan orucu, baska günlerde kaza ederken niyetin geceleyin tan yeri agarmadan önce yapilmasi gerekir. Keffaret oruçlari da böyledir.
Bu oruçlara imsaktan sonra niyet edilmez. Niyet esasen kalp ile olur. Yani geceleyin, yarin oruç tutacagini kalbinden geçiren kimse niyet etmis demektir. Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimsenin bu düsüncesi de niyettir.
Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir. Ancak kalp ile yapilan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir. Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: " Niyet ettim Ramazan-i serifin yarinki orucuna "diye söylemelidir.
Orucu bozup kaza ve keffaret gerektiren haller
Oruçlu oldugunu bildigi halde kasden:
1) Yemek, içmek, (ister gida maddesi, isterse ilaç olsun)
2) Cinsi iliskide bulunmak.
3) Sigara içmek Orucu bozar, kaza ve keffareti gerektirir.
Bozulan orucun yerine gününe gün oruç tutmaktir. Bozulan bir gün orucun yerine iki ay veya altmis gün pespese oruç tutmaktir. Ramazan ayinda niyet ederek oruca baslayan bir kimse özürsüz olarak bile bile yiyip içse veya cinsi iliskide bulunsa orucu bozulur. Bozulan bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrica oruç özürsüz olarak ve bile bile bozuldugu için de keffaret tutmasi gerekir.
Baslanan bir orucu bilerek bozmanin dünyadaki cezasi keffarettir. Yani altmis gün birbiri ardinca oruç tutmaktir. Herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden baslayip altmis günü kesintisiz tamamlamak lazimdir.
Kadinlar keffaret orucu tutarken araya giren âdet günlerini tutmazlar, âdet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam ederek altmis günü tamamlarlar.
Oruçluya mekruh olan hususlar :
1) Bir seyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak
2) Lüzumsuz yere bir sey çignemek
3) Sakiz çignemek
4) Kendisinden emin olmayan bir kisinin hanimini öpmesi, boynuna sarilmasi, kucagina almasi
5) Tükrügü agizda biriktirip yutmak
6) Kan aldirmak
7) Kendini zayif düsürecegini tahmin ettigi yorucu bir iste çalismak
8) Agzina su alip çalkalamak
Oruçluya mekruh olan hususlar :
1) Bir seyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak
2) Lüzumsuz yere bir sey çignemek
3) Sakiz çignemek
4) Kendisinden emin olmayan bir kisinin hanimini öpmesi, boynuna sarilmasi, kucagina almasi
5) Tükrügü agizda biriktirip yutmak
6) Kan aldirmak
7) Kendini zayif düsürecegini tahmin ettigi yorucu bir iste çalismak
8) Agzina su alip çalkalamak
Cenabı Hakk Azze ve Celle ayeti kerimede: “Orucun farzıyyeti sizin ittikanız için” buyurmuştur. Çünkü oruç insanın kuvvei şehvaniyyesini kırdığı gibi nefsin heva ve hevesini kırarak bütün azalan günahdan, isyandan ictinab ile zühd ü takvaya sebeb olacağı beyan buyurulmuştur.
Çünkü insanların dünyevî mesaisi iki şeye münhasırdır: Biri tatlı tatlı yiyip içmek arzusudur. Diğeri de kuvve-i şehvaniyyedir. Bu iki arzu da ancak oruç ile men’edilmiş olduğu gibi tasfiye-i cesed ve bazı emraz-ı kalbiyyenin tathirine de oruç vesile olur. Ve tıbben de midenin tashîhine vesile olduğu malum, bir hakikattir.
Muhammed bin el-Haris radıyallahu ahn der ki:
Muhammed bin el-Haris radıyallahu ahn der ki:
Beş zümreye beş şeyi sordum, hepsi de aynı cevabı verdiler:
1. Tabiblere devaların en şifalısını sual ettim: “Açlıktır ve az yemekdir,” dediler.
2. Hikmet ehillerine: “Allah’a ibadete en fazla yardımcı olan nedir?” diye sual ettim. “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
3. Zahidlere, “Zühde en fazla kuvvet kazandıran nedir?” diye sual ettim. “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
4. Alimlere, “İlim hıfzında en fazla yardımcı şey nedir?” diye sual ettim, “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
5. Sultanlara, “Her vakit dikkatli bulunmanın çaresi ve en güzel, en lezzetli taam nedir?” diye sual ettim, “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
1. Tabiblere devaların en şifalısını sual ettim: “Açlıktır ve az yemekdir,” dediler.
2. Hikmet ehillerine: “Allah’a ibadete en fazla yardımcı olan nedir?” diye sual ettim. “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
3. Zahidlere, “Zühde en fazla kuvvet kazandıran nedir?” diye sual ettim. “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
4. Alimlere, “İlim hıfzında en fazla yardımcı şey nedir?” diye sual ettim, “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
5. Sultanlara, “Her vakit dikkatli bulunmanın çaresi ve en güzel, en lezzetli taam nedir?” diye sual ettim, “Açlıktır ve az yemektir” dediler.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum İçin Teşekkürler...