Ana içeriğe atla

Sandalyede veya Taburede Namaz Kılınır mı?

Sandalyede veya Taburede Namaz Kılmak Caiz mi?
Sandalyede veya Taburede Namaz Kılmak Caiz mi?

Sorular : Sandalyede namaz kılınır mı diyanet?,Diyanetin oturarak namaz kılma fetvası,oturarak namaz kılınır mı?,Sandalyede oturarak namaz kılınır mı?,Oturarak namaz nasıl kılınır diyanet?,Sandalyede namaz caiz mi?

Cevaplar :
Diyanet İşleri Başkanlığı Kurulunun Sandalyede veya Taburede Namaz
 Kılma Konusundaki Kararı şöyledir:

Namaz, kulun Allah'a en çok yakınlık kazandığı bir ibadettir. Bu niteliğinden dolayı Hz. Peygamber (s.a.v) bu ibadeti "en hayırlı amel" (İbn Mâce, Taharet, 4) olarak tanımlamış, kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir.(Tirmîzî, Salât, 188) Bu sebeple namazın terk edilmesine izin verilmemiş, ima ile de olsa mutlaka kılınması istenmiştir. Hz. Peygamber "Kim namazı kasten terk ederse Allah'ın himayesi ondan uzak olur." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI. 421) buyurmuştur.

Namaz ibadetinin rükünlerinin neler olduğu Kur'an ve Sünnette belirtilmiş ve nasıl uygulanacağı da bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından sözlü ve pratik olarak ortaya konulmuştur. Bu rükünler iftitah tekbiri, kıyam, kıraat, rüku, secde ve ka'de-i ahiredir. Allah Teala "Gönülden boyun eğerek Allah için namaza kalkın." (Bakara, 2/238)

"Ey iman edenler, rüku edin, secde edin, rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz." (Hac, 22/77) 
buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.) de; namaz kılmayı öğrettiği bir sahabiye, sonunda nasıl teşehhüd yapacağını gösterdikten sonra "Bunu da yaptığında namazın tamam olur." buyurmuştur. (Tirmîzî, Ebvabü's-Salât, 226)

Bu rükünlerden herhangi birinin mazeretsiz olarak terk edilmesi halinde namaz sahih olmaz. Ancak dinimizde sorumluluklar, kulun gücüne göre belirlenmiş (Bakara, 2/286); gücü aşan durumlar için kolaylaştırma ilkesi getirilmiştir. (Bakara, 2/185) Namazın rükünlerinden herhangi birini yerine getirmeye engel olan rahatsızlıklar da kolaylaştırma sebebi sayılmıştır. Buna göre;

Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar. 
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabiye şöyle buyurmuştur:

"Namazını ayakta kıl. Eğer gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üzere kıl." (Buhari, Taksiru's-Salat, 19)Ayakta durabilen ve yere oturabildiği hâlde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rükudan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapar.

Ayakta durabildiği hâlde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar.

Ayakta durmaya ve rüku yapmaya gücü yettiği hâlde yere oturamayan kimse, namaza ayakta başlar, rükudan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda eder.

Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimse namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey üzerine oturarak rüku ve secdeleri ima ile yerine getirir.

Kul Rabbine ibadet ederken hem özde samimi olmalı hem de dinin belirlediği şekil şartlarını tam olarak yerine getirmeye özen göstermelidir. Özen ve hassasiyet eksikliğinden dolayı Rabbine karşı sorumlu olacağı bilincinde olmalıdır. Bu sebeple namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretleri kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır.

Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedeni rahatsızlıklar, bu konuda meşru mazeret olarak görülmemelidir.

Öte yandan, dini açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça camilerde sandalyede namaz kılmak, göze hoş gelmeyen bir görüntü ortaya çıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Özellikle üzerinde namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılması, cami doku ve kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmaları uygundur.

Sandalye veya tabure kullanımı konusunda, özür sahipleri için şu seçenekler gösterilebilir:

1. Kıyamda ve rükûda tadil-i erkân üzere bulunamayan birisi, secdeyi ve teşehhüt miktarı oturuşu tadil-i erkân üzere yapabiliyorsa, secdesi ve oturuşu için sandalyeye ruhsat verilmez. Bu kişi kıyam ve rükûdan yapamadığı herhangi birisi veya her ikisi için sandalye desteği alabilir. Fakat secdeyi ve oturuşu tadil-i erkân üzere yerde yapması farzdır.

2. Kıyamı ve rükûu ayakta tadil-i erkân üzere yapabilen, ama özrü dolayısıyla secdeyi ve teşehhüt miktarı oturuşu tadil-i erkân üzere yapamayan birisi ise, ayaklarını uzatarak bir şekilde alnını secdeye koyabiliyorsa, secdesini yerde yapar. Oturuşu da kıbleye doğru dilediği gibi oturarak yapar. Eğer alnını secdeye koymasına özrü engel teşkil ediyorsa, bu kişi secdesini ve oturuşunu nasıl kolayına geliyorsa öyle (oturduğu veya yattığı yerden) yapabilir.

3. Kişi altı rükünden hangisini tadil-i erkân üzere yapamıyor ve hangisinde sandalye desteğine ihtiyaç duyuyorsa, sadece o rüknü sandalye desteğinde yapmasına ruhsat vardır. Yapabildiği diğer rükünler için sandalye kullanmasına ruhsat verilmez, onları tadil-i erkân üzere yapar.

4. Kişi yaslanmadan namaz kılamayacak derecede hasta veya yaşlı ise yaslanarak namaz kılabilir. Gücü yeten birisinin bunu yapması mekruhtur.

5. Yerin çamur olması, kafilenin beklememesi, binek hayvanın huysuz olup kaçması,.. gibi durumlar, yere inmemeye özür olarak gösterilmiştir. Bu noktadan bakılınca yerde oturmakta veya ayakta durmada zorlanan birisinin sandalyede namaz kılmasının bir sakıncası olmadığı söylenebilir.

6. Namaz kılarken huzurlu olmak da çok önemlidir. Eğer otururken ızdırap çekiyorsa, sandalyede daha rahat edecekse, sandalyede oturarak namaz kılabilir.

Namazın içinde altı rükün vardır. Yani namazın altı ana çatı, namazı namaz yapan altı ana davranış vardır. Bu altı ana davranışın her birisi için de ayrı ayrı tadil-i erkân, yani düzgün yapma kuralları söz konusudur. Bu ana davranışlar, bu kurallarla namaz rüknü olma hüviyeti kazanırlar. Bu açıdan bu kurallara uymak, yani tadil-i erkân, Şafiî ve Malikî Mezhepleri ile Hanefî Mezhebinden İmam-ı Ebû Yusuf’a göre farz; İmam-ı Azam ile İmam-ı Muhammed’e göre ise vaciptir. Bu rükünler ve bu rükünlerdeki tadil-i erkân keyfî olarak ihmal edilmez. İhmal edilirse namazın sıhhati zarar görür. Daha açık bir ifadeyle, bu altı rükünden birisi eksik olursa ya da tadil-i erkân üzere olmazsa namaz, namaz olmaz!

Güç yetirilemeyen rükün veya tadil-i erkân olduğunda ise, acziyet derecesinde, bu rükünlerin yerine getirilme yükümlülüğün veya tadil-i erkân yapma zorunluluğu kalkar. Bu durumda namaz kılan kişi, o rükün adına güç yetirebildiğini, güç yetirebildiği bir tadil-i erkân yaklaşımı ile yapar. Çünkü Kur’ân’ın kesin bir düsturudur ki, “Allah hiçbir kimseye güç yetiremediği bir yük yüklemez!”(Bakara, 2/286) Güç yetirilemeyecek teklif dinimizde gelmemiştir.

Ashab-ı Kiramdan İmran İbn-i Husayn anlatıyor:

Bevasir hastalığına tutulmuştum. Peygamber Efendimiz’e (asm) namazı nasıl kılacağımı sordum. Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:

"Namazı ayakta kıl. Buna gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üstüne yatarak kıl."

Nesâî'de Hadis-i şerife şu ilâve vardır:

"Buna da gücün yetmezse sırt üstü yatarak kıl. Allah hiçbir kimseye gücünün yereceğinden fazlasını yüklemez." (Buhârî, Taksir, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; Zeylaî, Nasbu'r-Raye, II/175)

Namazda nasıl oturulacağına gelince; Hanefî Mezhebine göre, oturabiliyorsa teşehhüdde oturduğu gibi oturur. Bu şekilde oturamıyorsa dilediği gibi oturur. 


Malikî Mezhebine göre, secdeler ve teşehhüd halleri dışında bağdaş kurarak oturması menduptur. 

Hanbelî Mezhebine göre, rükû ve secde hâli dışında bağdaş kurarak oturması sünnettir. Dilediği gibi oturması da caizdir. 

Şafiî Mezhebine göre ise, oturarak namaz kılan kimsenin secde ve teşehhüt hâli dışında ayaklarını altına sererek oturması sünnettir. Bu şartlarla oturmaya gücü yetmeyen kimse ise, dört mezhebe göre de dilediği gibi oturur.

Oturarak namaz kılan kimse rükû ve secde yapabiliyorsa yapar; yapamıyorsa ima ile yapar. Bu durumda secde için yaptığı ima, rükû için yaptığı imaya göre biraz daha eğimli olur ki bu vaciptir. Ayakta durabildiği halde oturmaya ve rükû ve secde yapmaya gücü yetmeyen kimse ise, rükû ve secde için, ayakta iken ima eder. Bu durumda yine secde için, rükû için eğildiğinden biraz fazlaca eğilir.

İslâm hukukçuları farz ve nâfile namazlarda, ayakta duramayacak derecede hasta olandan kıyâmın düştüğü konusunda görüş birliği içindedir. Delil; İmrân b. Husayn'dan nakledilen ve mealini verdiğimiz hadistir. Kırâatın bir kısmını, bir âyet bile olsa, ayakta yapabilene, bu kadar ayakta durmak gerekli olur.


Oturarak namaz kılmada rükû ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla imâ yapar. İmâda baş secde için rükûdan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.

Rükû ve secdelerde tam eğilemeyen veya basıyla imâ yaparak namaz kılan kimsenin, secde için yüksek bir şey koymasına gerek yoktur. Hatta bu, hadisle yasaklanmıştır. 

Câbir b. Abdillâh (r.a)'tan rivayete göre, Hz. Peygamber bir hasta ziyaretine gitmiş namaz kılarken, önüne koyduğu bir yastık üzerine secde yapmaya çalıştığını görünce, yastığı almış ve şöyle buyurmuştur:

"Gücün yeterse toprak üzerinde namaz kıl. Bu mümkün değilse imâ ile kıl ve secdeni rükûundan daha fazla eğilerek yap." (Zeylaî, a.g.e., 2/175 vd.).
Hasta oturamazsa sırtı üstüne yaslanarak yatar, ayaklarını kıbleye doğru getirerek rükû ve secdeleri imâ ile yapar. Yüzü kıbleye gelecek şekilde yanı üzerine yaslanarak imâ yapsa bu da yeterli olur.

Çoğunluk İslâm hukukçularına göre ise, başı ile îmâ yapamayan kimse gözü ile (taraf) hatta kalbiyle imâ yaparak namazını kılar. Aklı başında olduğu sürece namazını kazaya bırakamaz.

Sonuç olarak hastanın namazında kolaylığın sınırı; Hanefilere göre başıyla ima,Mâlikilere göre, göz veya sadece niyetle ima, Şafii ve Hanbelilere göre ise, rükünlerin kalble izlenerek ifasıdır.

Yorumlar

DUALAR

Aşık Etme Duası (Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua)

Sizlerden gelen sorular; Nihat HATİPOĞLU aşık etme duasını paylaşır mısınız?, ayetel kürsi ile aşık etme duası var mı?, aşık etme duası 14 gün, anında aşık eden dua var mı?, çok tesirli aşık etme duası paylaşır mısınız?, aşık etme duası mishakal, deli gibi aşık etme duası var mı?,en etkili aşk duası paylaşır mısınız?,  denenmiş  birini kendine aşık etme duası var mı..?  şeklinde soruluşmuş sorulardı. Tüm bu soruların cevaplarını aşağıda sizler için paylaştık. Allah ettiğiniz duaları kabul etsin inşallah. Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua-Nihat HATİPOĞLU BİRİNİ KENDİNE AŞIK ETMEK İÇİN DUA (BÜYÜ DEĞİLDİR) ; Erkeği Aşık Etme Duası-Kızı Aşık Etme Duası: Kuvvetli bir celbiye için uygulamadır. Bizzat denenmiş bir uygulamadır, herhangi bir yapılış zamanı yoktur, önerilen okuma düzeni bir hafta boyunca günde 1 defa okumaya niyet etmedir fakat genel anlamda bir hafta dolmadan hacetimiz görülmüş olur. (14 gün okumada ise okumadan sonra 40 gün başka bir işlem ya da okuma yapılmaması

Kumardan Kurtulmak İçin En Etkili Dua

Sizlerden gelen sorular; Kumardan kurtulmak için ne yapmalı?, Kumar bağımlılığından tamamen kurtulmak mümkün mü?, Kumar bağımlılığı nasıl tedavi edilir?,Kocami kumardan KURTULMAK için dua paylaşır mısınız?, Cübbeli Ahmet Hoca kumardan KURTULMAK için Dua, kumardan kurtulmak için Esmaül Hüsna, Kumardan kurtulma duası Diyanet, Kumardan korunmak için okunacak dua, Sanal kumardan kurtulma yolları, kumardan kurtuldum... SORU:  Kocamı kumardan kurtulmak için dua paylaşır mısınız? CEVAP : “Bismillahirrahmanirrahim. Ya eyyühellezine amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamüricsün min ameliş şeytani fectenibühü lealleküm tüfl i hun innema yüriydüş şeytanü en yükaa beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salati fehel entüm müntehun. Ve etiy’ullahe ve etiy’ur rasule vahzeru. Fe in tevelleytüm fa’lemu ennema ala resunlinel belağulmübin. Allahümme huz hubbül hamri vel meysiri bihakkı kelamukel kadim ve rasulikel kerim ve bielfi elfin la h

Aşırı Şehvetten Kurtulma Duası

Her ne kadar Allah (azze ve celle) bunu fıtrî olarak zevk ve lezzet gibi hediyelerle birlikte vermiş olsa da kişi bu hissi kontrol altında tutmadığı taktirde hem dünyâ hem âhiret cihetiyle zor durumda kalacaktır. Fikri haram, bakışı haram, meylî haram olan kişi zinâ gibi büyük bir günahla karşı karşıya gelecektir. Bedenen bunu yapmasa da uzuvları ile bir bakıma zinâ işlemiş olacaktır. Peki bu histen nasıl kurtulacağız? Şehvetten Kurtulma Duası Bismillahirrahmanirrahim, Allahumme yâ senede men lâ senede lehü. Ve yâ zuhre men lâ zuhre lehü. Ve yâ câmi’eşşettâti. Ve ya râhimel emvâti. İrhamni rahmeten tuğninî biha an rahmeti men sivâke. Allahumme lâ emlikü linefsi nef’an ve la dârren ve lâ mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûran. Allahumme vessî’li fîmâ rezaktenî. Ve bârik li fîmâ ve hebtenî. İnneke alâ külli şey’in kadîr. Ve lâ tusallit aleyye bizünûbi men lâ yerhamunî yâ erhamerrâhimîn. Verzuknî hayre’ddünya vel âhireti yâ Rabbel âlemîn. İlahi, in afevteni fe lâ yenkusu fî mülkike şey

Gece Banyo Yapmak Caiz mi?

Gece Banyo Yapmak Caiz mi? Sizlerden bu konuda bir çok mesaj aldık, "hocam gece cinlerin ve şeytanların vakti olduğundan banyo yapılmaz mış" veya "akşam ve gece sabaha doğru banyo yaptığında şeytan dokunur,aklını kaybedebilirsin diyorlar bu ne kadar doğru" tarzında  bir çok soru aldık. Evet,gece banyo yapabilirsiniz,bunun için her hangi bir sakınca yoktur,kuran-ı kerimde gece banyo yapmayınız diye bir ayet yoktur,ayıca hadislerde de gece banyo yapmayınız diye bir uyarı yoktur. Size gece banyo yapılabileceğini onlarca örnekle anlatabiliriz ama gece banyo yapılmaz konusunun ne kadar yanlış olduğunu göstermeye tek bir örnek bile yetecektir. Örneğin; Namaz kılan biri olsun veya namaz kılmayan biri olsun fark etmez cenabet kalma süresi en fazla bir namaz aralığıdır. Buna göre yatsıdan sonra veya gece yarısı cinsel ilişkiye girdiniz-cima yaptınız,gusül abdesti almanız gereken bir durum oldu ama siz uyuya kaldınız bu durumda sabah namazı vaktine kadar yatabilirs

Eşinin Ci..sel Organını Yalamak (Öpmek) Gusül Gerektirir mi?

Sizden Gelen Sorular : Eşinin Cin..el Organını Görmek Gusul Gerektirir mi?, Eşinin Cin..el Organına Dokunmak Gusül Gerektirir mi?, Eşinin Cin..el Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?, Cin..el Organı Öpmek Gusül Gerektirir mi?, Erkek Ci..sel Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?, Karşı Cinsin Ci..sel Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?.. Cin..el ilişki gerçekleşmeden (orgzım olmadan) veya meni dışarı çıkmadan cin..el organı öpmek yada yalamaktan dolayı cünüp olmazsınız. Bu durumla ilgili haram olmamakla beraber şu hususlara dikkat etmeliyiz: – Öncelikle böyle bir davranış onurlu ve kişilikli olmaya aykırı bir davranıştır, tiksindiricidir. – İkinci olarak, cin..el organlardan sürekli olarak bir takım maddeler çıkmaktadır ve bunlar pis olan akıntılardır.  Böyle bir durumda kişi, Hz. Peygamber’in (sa): " Ağızlarınızı tertemiz yapın çünkü onlar Kuran yoludur"  diye nitelendirdiği ağzına pis maddeler almış olacaktır. Üçüncü olarak, İslam’ın insan sağlığına ne kadar değ