Ana içeriğe atla

Kuran'da Kaç Ayet Vardir? - 6236 mi 6666 mi?

Sizden gelen sorular; Kuran'da kaç ayet vardır 6236 mı 6666 mı?, ayet nedir kuranda kaç ayet vardır?, kuranda kaç sure var isimleri?, kuranda kaç sayfa var?, sure nedir kuranda kaç sure vardır?, kuranı kerim'de kaç tane sure vardır?, 6666 ayet Türkçe meali, en uzun sure kaç ayettir?, kuranda kaç çeşit ayet vardır?, Kuran ı Kerim kaç ayet kaç sure kaç cüz vardır?, Bakara suresinde kaç ayet vardır?, Kuran ı kerim kaç sayfadır?, Sure ve ayet ne demek?

6236 ayet 6666 ayet

Ayet Nedir? - Ayet Ne demektir? Kuran'da Kaç Ayet Vardir? - 6236 mi 6666 mi?

Âyet ya da Âyet-i Kerime (Arapça: آية veya آية كريمة), Kur'an surelerini oluşturan harf, kelime veya cümlelerdir.

Âyet Arapçada delil, açık alamet, veri veya işâret gibi anlamlara gelmektedir. Türkçe olarak Âyet-î Kerîme şeklinde kullanımı yaygındır. Kur'an'da da cümle içinde bulunduğu konuma göre mucize (Bakara, 2/211), alamet (Bakara, 2/248), ibret (Nahl,16/ 11), acayip iş (Mü'minun, 23/50), delil (İsra, 17/12) ve Kur'an ayeti (Nahl, 16/101) karşılığı olarak kullanılmıştır.


Ayetlerin yapısı ve sayısı; Kur'an'daki ayetlerin uzunlukları, Mushaf'ta tam bir sayfa ile en kısa olarak bir ya da birkaç harften oluşan 'kesik harfler' veya Mukattaa harfleri arasında değişmektedir.
Kur'an ayetlerinin sayısı Orijinal Kur'anın elde olmaması, Kur'anın yazım dönemindeki alfabetik yetersizliklerden dolayı noktalama işaretlerinin olmaması sebebiyle ayetlerin nereden başlayıp nerede bittiğinin bilinmemesi, besmelenin ayet olup olmadığı, mukatta' harflerinin birer ayet sayılıp sayılmaması gibi sebeplerle kesin olarak bilinmemektedir. Kur'an mushaflarında mevcut numaralandırmaya göre 6237 ayet bulunmaktadır. Ayrıca resmi Osman mushafı dışındaki sahabelere ait bazı Kuran nüshaları arasında farklılıklar bulunduğu da bilinenler arasındadır.

Farklı zamanlarda yazılan ayetlerin sureler içerisinde diziliminin vahiy ile belirlendiğine inanılır.

Kur'an ayetleri Kur'ana göre muhkem ve müteşabih (allegorik) olarak ikiye ayrılır.

Bunlardan muhkem (sağlam, tahkimat yapılmış, güçlendirilmiş) olanların anlamlarının herkesin anlayabileceği şekilde apaçık, müteşabih (benzeşik, temsili veya allegorik) olanların ise birtakım anlatı, işaret, ima veya imgelerle konuları ele aldığına, önemli olanın anlatılmak istenen mana ve ana fikir olduğuna inanılır. Ayetlerin sınıflandırılması ve anlaşılması amacıyla islam dünyasında binlerce tefsir ve meal kitabı yazılmıştır.


Sözlükte "açık alâmet, işâret, emâre, iz ve nişâne" demektir. Çoğulu ây ve âyât'tır. Allah'ın varlığına delâlet eden şeylere ve peygamberlerin hak olduğunu ispat eden mucizelere de âyet denir. 
Kur'ân'da bu kelime; aynı temel anlamları içerecek şekilde mucize (Bakara, 2/211; Mü'min, 40/78), alâmet (Bakara, 2/248), ibret (Nahl, 16/11), acâib iş (Mü'minûn, 23/50), delil (Rûm, 30/20-25; İsrâ, 17/12) ve Kur'ân âyeti (Nahl, 16/101) karşılığı olarak kullanılmıştır.

Kur'ân, sûrelerden, sûreler de âyetlerden oluşmuştur. Âyet, sonu ve başı belli olan, uzun veya kısa, bir harf veya birkaç kelime veya cümleden oluşan Allah'ın sözlerine denir. Her âyet Kur'ân'dır. Anlamlı en kısa âyet bir kelime olan ve "yemyeşil" anlamındaki "müdhâmmetân" dır (Rahmân, 55/64).

En uzun âyet ise bir sayfadır (Bakara, 2/282). Fâtiha sûresinin başındaki besmele dâhil, Kur'ân da 6236 âyet vardır. 
Diğer sûrelerin başlarındaki âyetler, sûreleri birbirinden ayırmak için konulmuştur, o sûreden birer âyet değildir. Âyetlerin son kelimelerine kendisinden sonra gelen âyeti ayırdığı için "fâsıla" (çoğulu, fevâsıl) denir. 

Âyetlerin sûrelerdeki dizilişi vahiy ile belirlenmiştir (tevkîfî). Âyetlerin bir kısmı Mekke'de bir kısmı da Medine'de inmiştir. Manalarının anlaşılırlığı bakımından âyetler muhkem ve müteşâbih kısımlarına ayrılmakla birlikte (Âl-i İmrân, 3/7) sağlam ve güzel olma bakımından bütün âyetler, muhkem ve müteşâbihtir (Hûd, 11/1; Zümer, 39/23).

İlk inen âyetler Alâk sûresinin ilk beş âyetidir. Son inen âyetler hakkında görüş birliği yoktur. Bakara sûresinin 278 ve 281, Nisâ sûresinin 176, Tevbe sûresinin 128-129, Nâs sûresinin 1-3 ve Mâide sûresinin 3. âyetlerinin son inen âyetler olduğu söylenmektedir.



Kuran'da Kaç Ayet Vardır?

Kur'ân’ın kaç âyet olduğu hususunda âlimler arasında ihtilaf vardır. Fakat bu ihtilaf sadece numaralandırma hususundadır. Kur'ân’ın tümü için herhangi bir ihtilaf mümkün değildir.

Kur'an âyetlerinin sayısı hakkında tam bir mutabakat yoktur. Bunun bazı sebepleri vardır:

1. Âyetlerin tamamında veya Kur'an'ın umumunda herhangi bir sıkıntı yoktur. Yani Kur'an'ın tamamı bellidir. Fakat alimler arasında âyet sayısında bir görüş ayrılığı mevcuttur. 
Şöyle ki, Kur'anı açtığınızda âyetlerin yerini tayin eden yuvarlak işaretler vardır. İşte bazı âlimlere göre, bu iki yuvarlak arasındaki ifadeler âyettir. 
Fakat bazı âlimlere göre, bu iki yuvarlakların aralarındaki ifadelerin bazısı bir âyet değil, iki veya daha fazla âyettir. 
Bu görüş ayrılığından dolayı, âyet sayısında farklılık olabilir. Yoksa Kur'an'ın tamamında veya âyetlerin kendilerinde herhangi bir anlaşmazlık veya terslik söz konusu değildir.

2. Şafiî âlimleri besmele-i şerifi, başında zikredilen sure ile bir bütün olarak saydıkları hâlde, Hanefi âlimleri besmeleyi ayrı bir âyet olarak saymışlardır. Sure başlarındaki “yasin, ha mim” gibi huruf-u mukattaa için de benzer durum geçerlidir.

3. Ayrıca, Kur'an'da bulunan “durmayınız” anlamına gelen “LA” işaretinin olduğu yerlerin de birer âyet sayılıp sayılmayacağı da bu farklılığın başka bir nedeni olabilir.


Bu ve benzeri nedenlerle Kur’an’ın bir harfinde bile değişiklik olmadığı halde, ne kadar âyet olduğu konusu tam netlik kazanmamıştır. Elinizde bir kitap olsa kaç paragraf veya cümleden meydana geldiği sorulsa, değişik anlayışlara göre farklı rakamlar çıkacaktır. 
Bu anlayış farklılığı kitabın azalacağı veya fazlalaşacağı anlamına gelmez. İşte Kur'an da esas olarak içindeki her şey ile meydandadır. Ancak değerlendirme farklılığından rakamlar da farklı çıkmaktadır.

Bu farklı sayımın bir sonucu olarak; İbn-i Abbas 6.616, Nafi, 6.217, Şeybe, 6.214, Mısır âlimleri 6.226, Zemahşeri, İbn-i Huzeyme, Şeyhulislam İbn-i Kemal ve Bediüzzaman Said Nursi ise 6.666 âyet olduğunu söyler.
Bugün elimizde olan ve dünyanın her tarafında bulunan Mushafların nizamı, Küfî ekolü âlimlerinin Hz. Ali’den rivâyetle Peygamberimiz (a.s.m)’e dayandırdıkları bir tertiptir. Bu Kur’an’daki mevcut âyet sayısı, 6.236’dır. Bu, bizim de bizzat âyetleri sayarak elde ettiğimiz bir sayıdır.

Âyetlerin sayısı elbette pek çok hikmete bakıyor. Fakat bu hikmetler, sadece yekun olarak 6.236 sayısına değil, aynı zamanda Kur’an’da kullanılan kelimelerin tekrarı, bu tekrarların yapıldığı âyetlerin sayısı, bir suredeki âyetlerin belli kriterlere göre ayarlanması, Allah’ın isim ve sıfatlarının belli bir adede uygun olarak belli bir sayıdaki âyetlerde yer alması gibi bir çok ince hikmetleri vardır.

Örneğin âyetlerin yekun sayısına uygun olarak deriz ki, surelerin başında geçen besmelelerden bir tanesi ile birlikte bu âyetlerin sayısı 6.237 olur. Bu sayı Allah’ın 99 ismi ile Hz. Peygamber (a.s.m)’in ömrü olan 63 sayısının çarpımından çıkan bir yekundur. 99x63=6.237.

Ayrıca bu sayı, daha tam Kur’an vahyi bitmeden Kur’an’da buna işaret edilmiş olması, gaybî ihbar nevinde bir mucize parıltısıdır.

Kur'an'ın yazılışı ve zamanımıza kadar gelişini anlatan şu yazıyı da okumanızı tavsiye ederiz:
Allah'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlâhi fermanı olan Kur'an, yirmi üç senede âyet âyet, sûre sûre nazil olmuştur. 
Peygamber Efendimiz (asm) kendisine nazil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı. Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin (asm) vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nazil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler. 
Gelen âyet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize (asm) Cebrail (as) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamber (asm)'in sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. 
Ayrıca Cebrail (as) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize (asm) yeni baştan okurdu. 

Efendimizin (asm) vefatından evvelki son Ramazanda Hz. Cibril (as) yine gelmiş, ancak bu sefer Kur'an'ı Peygamberimiz (asm) ile iki sefer okumuşlardı. Birinci sefer Hz. Cibril (as) okumuş, Peygamberimiz (asm) dinlemiş; ikinci seferde ise Peygamberimiz (asm) okumuş, Hz. Cibril (as) dinlemişti. Böylece Kur'an son şeklini almıştı.

Bununla beraber, Hz. Peygamber (asm)'in sağlığında Kur'an, henüz müstakil bir cilt hâlinde bir araya toplanmış da değildi. Sayfalar halinde sahabeler arasında dağınık olarak bulunuyor, hafızalarda ezberlenmiş halde duruyordu. Fakat neyin nereye gireceği gâyet kesin ve net şekilde bilinmekteydi.

Nihâyet Hz. Ebû Bekir (ra)'in hilâfeti zamanında görülen lüzum üzerine Zeyd bin Sâbit'in başkanlığında vahiy kâtiplerinden ve kuvvetli hafızlardan müteşekkil bir komisyon kuruldu. Kur'an'ın bir cilt hâlinde bir araya toplanma işi, bu komisyona havale edildi. 
Ashabdan herkes, elinde yazılı bulunan Kur'an sayfalarını getirip bu komisyona teslim ettiler. Hafızların ve vahiy kâtiplerinin elbirliği ile çalışmaları sonunda sayfalar, sûre ve âyetler Peygamberimizin (as) tarif ettiği şekilde yerli yerine kondu. Böylece Kur'an, Mushaf adıyla tek kitab hâline getirilmiş oldu.

Artık Kur'an için unutulma, kaybolma, tahrif ve tebdile uğrama diye bir şey söz konusu olamazdı. Zira aslı, Hz. Peygamber (asm)'e gelen şekliyle eksiksiz ve noksansız şekilde tesbit edilmişti.

Hz. Osman (ra) zamanında görülen lüzum üzerine, bu Mushaf'tan yeni nüshalar çoğaltılıp çeşitli memleketlere gönderildi. Bugün elde mevcut olan Kur'anlar, işte bu Kur'an'dan çoğaltılmıştır.

Kur'an tesbit edilişindeki sağlamlık itibariyle, diğer ilâhi Kitaplardan farklı olarak, hiçbir tahrifat ve değişikliğe uğramadan vahiy mahsulü olan şekliyle tesbit edilip ortaya konmuş; 1400 senedir de muhafaza edilerek gelmiştir. 
Bunda, Kur'an'ın edebî icaz ve i'câzının, yani, ezberleme kolaylığının hiçbir insan sözüne benzememesinin ve söz olarak hiçbir taklidinin yapılamamasının, edebiyatve belagatına erişılememesinin ve zaptında a'zamî titizlik gösterilmesinin büyük rolü olduğu kesindir. 
Fakat asıl sebep, Kur'an'ı Cenâb-ı Hakk'ın hıfz ve himayesine alması, onu kıyamete kadar lâfızve mânâ bakımından bir mu'cize olarak devam ettirmeyi taahhüd etmesidir. 

Nitekim Kur'an'da şöyle buyurulur: "Muhakkak ki bu Kur'an'ı biz indirdik ve onu koruyacak, muhafaza edecek, devam ettirecek de biziz..." (Hicr, 15/9).
Bugün yeryüzündeki bütün Kur'anlar aynıdır; hiçbir farklılık ve değişiklik yoktur. Ayrıca milyonlarca hafızın ezberinde bulunmakta, her an milyonlarca dil ile kırâet edilip okunmaktadır. 
Bu özellik, Kur'an'dan başka herhangi bir beşeri kitaba nasib olmadığı gibi, semavi kitablardan hiçbirine dahi nasib olmamıştır. 
Allah'ın son kelâmı, hükmü kıyamete kadar baki ezelî fermanı olan Kur'an'ın, böyle eşsiz bir makam ve ulvi bir şerefe nail olması da, elbette zaruri ve lüzumludur. (bk. Mehmed Dikmen, İslam İlmihali, Cihan Yayınları, İstanbul, 1991, ss. 94-97.)

Yorumlar

DUALAR

Aşık Etme Duası (Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua)

Sizlerden gelen sorular; Nihat HATİPOĞLU aşık etme duasını paylaşır mısınız?, ayetel kürsi ile aşık etme duası var mı?, aşık etme duası 14 gün, anında aşık eden dua var mı?, çok tesirli aşık etme duası paylaşır mısınız?, aşık etme duası mishakal, deli gibi aşık etme duası var mı?,en etkili aşk duası paylaşır mısınız?,  denenmiş  birini kendine aşık etme duası var mı..?  şeklinde soruluşmuş sorulardı. Tüm bu soruların cevaplarını aşağıda sizler için paylaştık. Allah ettiğiniz duaları kabul etsin inşallah. Birini Kendine Aşık Etmek İçin Dua-Nihat HATİPOĞLU BİRİNİ KENDİNE AŞIK ETMEK İÇİN DUA (BÜYÜ DEĞİLDİR) ; Erkeği Aşık Etme Duası-Kızı Aşık Etme Duası: Kuvvetli bir celbiye için uygulamadır. Bizzat denenmiş bir uygulamadır, herhangi bir yapılış zamanı yoktur, önerilen okuma düzeni bir hafta boyunca günde 1 defa okumaya niyet etmedir fakat genel anlamda bir hafta dolmadan hacetimiz görülmüş olur. (14 gün okumada ise okumadan sonra 40 gün başka bir işlem ya da okuma yapılmaması

Nihat HATİPOĞLU'nun Eşi Emel HATİPOĞLU Kimdir?

Sizden Gelen Sorular : Nihat HATİPOĞLU Evli mi?,Nihat HATİPOĞLU'nun Eşi Kimdir?,Emel HATİPOĞLU Kimdir?.. Ünlü ilahiyat profesörü Nihat Hatipoğlu sosyal medyada dolaşan bir fotoğraf nedeni ile birden bire gündeme bomba gibi düştü. Tesettürlü ancak oldukça bakımlı genç bir kadın hayranı ile çekilen fotoğrafı basına yayılan Nihat Hatipoğlu, konu hakkında sert konuştu. Bazı internet kullanıcıları fotoğraftaki genç kadının Nihat Hatipoğlu'nun eşi olduğu bile iddia edildi ve Hatipoğlu ilginç eleştirilere maruz kaldı. GENÇ KADINLA EVLENECEK DİYENLER OLDU  Nihat Hatipoğlu' nun genç ve güzel tesettürlü bir kadın hayranı ile çektirdiği fotoğraf adeta olay oldu. Nerede çekildiği bilinmeyen fotoğraf, kısa sürede sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasına girdi. Bu kare üzerinden bazı kesimler ünlü ilahiyatçıyı eleştirirken, bazıları da fotoğrafın son derece normal olduğunu savundu.  NİHAT HOCA ÇIKAN HABERLERE İSYAN ETTİ   Bu kare üzerinden bazı kesimler ünlü

Kumardan Kurtulmak İçin En Etkili Dua

Sizlerden gelen sorular; Kumardan kurtulmak için ne yapmalı?, Kumar bağımlılığından tamamen kurtulmak mümkün mü?, Kumar bağımlılığı nasıl tedavi edilir?,Kocami kumardan KURTULMAK için dua paylaşır mısınız?, Cübbeli Ahmet Hoca kumardan KURTULMAK için Dua, kumardan kurtulmak için Esmaül Hüsna, Kumardan kurtulma duası Diyanet, Kumardan korunmak için okunacak dua, Sanal kumardan kurtulma yolları, kumardan kurtuldum... SORU:  Kocamı kumardan kurtulmak için dua paylaşır mısınız? CEVAP : “Bismillahirrahmanirrahim. Ya eyyühellezine amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamüricsün min ameliş şeytani fectenibühü lealleküm tüfl i hun innema yüriydüş şeytanü en yükaa beynekümül adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddeküm an zikrillahi ve anis salati fehel entüm müntehun. Ve etiy’ullahe ve etiy’ur rasule vahzeru. Fe in tevelleytüm fa’lemu ennema ala resunlinel belağulmübin. Allahümme huz hubbül hamri vel meysiri bihakkı kelamukel kadim ve rasulikel kerim ve bielfi elfin la h

Aşırı Şehvetten Kurtulma Duası

Her ne kadar Allah (azze ve celle) bunu fıtrî olarak zevk ve lezzet gibi hediyelerle birlikte vermiş olsa da kişi bu hissi kontrol altında tutmadığı taktirde hem dünyâ hem âhiret cihetiyle zor durumda kalacaktır. Fikri haram, bakışı haram, meylî haram olan kişi zinâ gibi büyük bir günahla karşı karşıya gelecektir. Bedenen bunu yapmasa da uzuvları ile bir bakıma zinâ işlemiş olacaktır. Peki bu histen nasıl kurtulacağız? Şehvetten Kurtulma Duası Bismillahirrahmanirrahim, Allahumme yâ senede men lâ senede lehü. Ve yâ zuhre men lâ zuhre lehü. Ve yâ câmi’eşşettâti. Ve ya râhimel emvâti. İrhamni rahmeten tuğninî biha an rahmeti men sivâke. Allahumme lâ emlikü linefsi nef’an ve la dârren ve lâ mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûran. Allahumme vessî’li fîmâ rezaktenî. Ve bârik li fîmâ ve hebtenî. İnneke alâ külli şey’in kadîr. Ve lâ tusallit aleyye bizünûbi men lâ yerhamunî yâ erhamerrâhimîn. Verzuknî hayre’ddünya vel âhireti yâ Rabbel âlemîn. İlahi, in afevteni fe lâ yenkusu fî mülkike şey

Eşinin Ci..sel Organını Yalamak (Öpmek) Gusül Gerektirir mi?

Sizden Gelen Sorular : Eşinin Cin..el Organını Görmek Gusul Gerektirir mi?, Eşinin Cin..el Organına Dokunmak Gusül Gerektirir mi?, Eşinin Cin..el Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?, Cin..el Organı Öpmek Gusül Gerektirir mi?, Erkek Ci..sel Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?, Karşı Cinsin Ci..sel Organını Görmek Gusül Gerektirir mi?.. Cin..el ilişki gerçekleşmeden (orgzım olmadan) veya meni dışarı çıkmadan cin..el organı öpmek yada yalamaktan dolayı cünüp olmazsınız. Bu durumla ilgili haram olmamakla beraber şu hususlara dikkat etmeliyiz: – Öncelikle böyle bir davranış onurlu ve kişilikli olmaya aykırı bir davranıştır, tiksindiricidir. – İkinci olarak, cin..el organlardan sürekli olarak bir takım maddeler çıkmaktadır ve bunlar pis olan akıntılardır.  Böyle bir durumda kişi, Hz. Peygamber’in (sa): " Ağızlarınızı tertemiz yapın çünkü onlar Kuran yoludur"  diye nitelendirdiği ağzına pis maddeler almış olacaktır. Üçüncü olarak, İslam’ın insan sağlığına ne kadar değ